Parsekerler’in tenis tutkusu

 Tenisin yanı sıra tavla partileri baba oğulun en önemli keyif zamanları. Tabii bir de sürekli oynadıkları ve Ahmet'in İlhan Bey'i yendiği Playstation maçları var. Hem de kıran kırana. Bir de baba oğulun hemen her Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde gömleğine iddiaya girme gelenekleri var. Hem de hiç sektirmeden...

Şu anda Ahmet Parseker tam olarak çalışıyor mu, işlerin başında mı?
İlhan Parseker: Ahmet tabi başladı, okul yıllarında da çalışmaya başlamıştı. Boğaziçi Üniversitesi'nden Bursa'ya döndü ve Uludağ Üniversitesi'nde okumaya başladı. 6 senedir çalışıyor ama bunun dört senesi part time idi. Son iki yıldır Ahmet sıkı bir şekilde işlerinin başında.
Ahmet Parseker: Boğaziçi Üniversitesi'ni bırakıp Uludağ Üniversitesi'ne geçiş yaptım. Uludağ Üniversitesi'ne başladığım gün işe de başlamış oldum.

Tam olarak ne iş yapıyorsunuz şirketleriniz hangileri?
İ.P: Akaryakıt istasyonlarımız var ve toptan dağıtım yapıyoruz. Bunların hepsine Ahmet bakıyor. Ben İstanbul menşeili enerji ile iç ve dış ticaret şirketimizin başındayız. Kiraladığımız ya da sattığımız ürünler var.
A.P: Benim arkadaşlarla açtığım küçük bir prodüksiyon şirketim de var. Şu anda TV 8 için çekilen bir programın montajını yapıyoruz. Şirketimiz İstanbul'da. TRT için program yapıyoruz. Bir de Kanal D için reklam çekimleri yapıyoruz.

Haftanın kaç günü birlikte vakit geçiriyorsunuz?
İ.P: Benim Bursa'da olduğum her gün beraber vakit geçiriyoruz. Evlerimiz zaten çok yakın, yan yana. Aramızda sadece bir duvar var.

Ahmet'i tabii çok iyi gözlemlediniz, ilerde nasıl bir iş adamı olur, işleri rahatlıkla devralacak mı?
Buna dair öngörünüz nedir?
İ.P: Her şeyden önce sakin ama işine bağlı biri. Aynı zamanda çok da evcimen biri, ev hayatını çok seviyor. İşine ve evine bağlı olması ona iş hayatında çalışma süresi kazandırıyor. TÜGİAD'a üye olduktan sonra yavaş yavaş sosyal hayatta da varlığını hissettirmeye başladı. Ben işinde çok başarılı olacağına inanıyorum.

Ahmet Parseker babasından ne öğrendi?
A.P: İş hayatıyla ilgili öğrenilecek her şeyi babamdan öğrendim. İşe başladığımın ilk 3 senesinde beraber çalışmamız ban çok şey kattı. Ticarette müşterilere, çalışanlara ve kendine olan bakış açımın nasıl olmasını gerektiğini hep babamdan öğrendim. Bütün Bursa kabul eder ki babam çok iyi bir ticaret adamıdır ve ben bunun avantajlarını iş hayatında görüyorum. Ama net bir öğüt ya da öğrenmeden bahsedersem babam her zaman benden tutumlu olmamı istemiştir. Çünkü cebimizdeki para tamamen bize ait değildir. Gelir ve gideri analiz edip ona göre yaşamayı babamdan öğrenip kendime düstur edindim.

Yaşadığınız en belirgin kuşak çatışması neydi?
İ.P: Ben birçok genç insanla arkadaşlık ve dostluk ilişkileri kurabilen bir insan olduğum ve geçmişteki siyasi kimliğim dolayısıyla her yaşa adapte olabildiğim için Ahmet ile böyle bir çatışma içinde olmadım. Aynı anda kendimden 30 yaş küçük biri ile ya da kendimden 30 yaş büyük biri ile iletişim kurabilirim. Kendimi her zaman genç hissetmemden dolayı kuşak çatışmasını belki tersine yaşamış olabiliriz. Yani genellikle Ahmet'ten daha hareketli bir yaşam sürüyorum. Kendimi bazen Ahmet'ten daha genç hissettiğimi söyleyebilirim.
A:P: Ben çoğu zaman babamla bir mekana geldiğimde kendi akranlarımla bir süre sonra sıkılıp hadi biz yaşlılar artık eve gidelim diyorum. Babamın eve benden daha erken geldiğini nadir gördüm. Benim yapım bu, çok sevmiyorum gece hayatını.

Ahmet'in rol modeli babası mıdır?
A.P: Babam tabii ki benim için iş hayatında bir rol model. Babam gibi bir sosyal hayatın içinde olmamam ise tamamen benim kendi zevklerim ile ilgili. Yani ben babamın iş dünyasındaki sosyal hayatını eleştiremem. Sadece benim evcimen bir yaşamı sevmemden dolayı babam gibi çok fazla gece görünmüyorum. Onun dışında tabii ki ulaşmak ve olmak istediğim kişi babamdır. Ve ben babamın bu yaştaki temposuna asla ayak uyduramam. İstanbul'daki günübirlik iş gezileri bile beni çok fazla yorar ve babam bu günübirlik iş gezilerini yurt dışına yapıyor.

İş hayatınızda disiplinin yeri nedir?
İ.P: İş dünyasında sosyal hayatın gece ve gündüzü pek olmuyor. Bu bir süre sonra kendiliğinden rayına oturan bir yaşam biçimi oluyor. Ve tüm bunları sağlamak için hem iş hayatında hem de sosyal yaşamın gerektirdiği disiplinlere uymak zorunda kalıyorum.

Ortak hobilerinizden bahsedelim biraz beraberken nasıl vakit geçiriyorsunuz?
İ.P: Ahmet ile beraber vakit geçirmeyi çok seviyorum. Hafta sonları Bursa'da olursam, beraber yemeğe çıkıyoruz, bu aralar çok vakit ayıramasam da tenis oynuyoruz. Satranç oynarız ama özellikle tavla çok oynarız. Beraber maç seyretmeyi çok severiz. Playstation'da maç yaparız ama Ahmet çok idmanlı olduğu için beni her zaman yener ancak ben acısını daha sonra tavlada çıkarıyorum.

Ahmet'in sizde hayran olduğu özelliğiniz iş hayatınızdaki iş temposuydu. Sizin Ahmet'te en çok beğendiğiniz özellik nedir?
İ.P: Sıcakkanlı, güler yüzlü ve mütevazı olmasıdır. Ama onun sakinliğine hayranım diyebilirim. Çünkü benim en sevmediğim huyum çok fevri bir şekilde sinirlenmemdir. Ama şükür ki 5 dakika içinde bütün öfkem geçer. Her şeyi unuturum.

Bursa'dan ya da Türkiye'den yatırımlarını beğendiğiniz iş adamları hangileridir?
İ.P: Ali Sabancı'yı beğeniyorum. Neden dersen; girişimci bir çocuk evvela. O kadar paranın üzerine oturup keyif yapabileceği bir yerde tam tersine büyük risklere girerek müthiş bir mücadelenin içinde buldu kendisini. Kimsenin cesaret edip giremediği yepyeni bir alanda büyük işler yapıyor ve yarattığı rekabet ortamından Türkiye yararlanıyor.
A.P: Ben de Baran Çelik'i çok başarılı buluyorum.

Evde hayvan besliyor musunuz?
İ.P: Evde benim bir köpeğim var, Alman kurdu.
A.P: Ben de köpekleri çok severim. Onlarla beraber büyüdüm sayılırım.

Takımlarda bir rekabet var mı?
İ.P: Hayır ikimiz de Bursasporluyuz. Şöyle bir durum var ama bir tek Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında genellikle iddiaya gireriz. İddianın galibi de gömlek ya da yemekle ödüllendirilir.
A.P: Kendi şehrimizin takımını tutuyoruz.

Araba tutkularında durum nedir?
İ.P: Ahmet'e kızdığım tek nokta var bu araba konusunda. Ahmet biraz hızı seviyor. Ben de tabii gençliğimde rallici olarak hızı severdim ama şimdi neredeyse hiç hız yapmıyorum. Ben BMW kullanıyorum Ahmet'te ise Mercedes'in E Coupe'si var.
A:P: Aslında ben de BMW tutkunuyum fakat E 250 Coupe'yi BMW'de karşılığı olmadığı için tercih ettim. Araba konusunda zevklerimiz hemen hemen aynıdır.

20 yıl sonra oğlunuzu nerde görmeyi umuyorsunuz? Mesela TÜGİAD'ın başkanı olmasını ister miydiniz?
İ.P: Şimdi tabii sosyal işleri de birileri muhakkak yapacak. Bu işlerden çok kopmamak gerekiyor ama benim gibi de çok fazla içinde olmamak lazım. Çünkü çok fazla göz önünde oluyorsunuz ve bunun zararını çok gördüm ben. Özel yaşantı diye bir şey söz konusu bile olmuyor. Yapmadıklarınız, üzerinize kalabiliyor. İş hayatına çok fazla motive olamıyorsunuz. Özetle sosyal hayat ve iş hayatı bir arada yürümüyor.

Ahmet Bey'in siyasi bir kişiliği olacak mı ileride?
İ.P: Ben olmasını istemem açıkçası. İş hayatına, ailesine ve çocuklarına adadığı bir hayatı görmek isterim. Ama sivil toplum örgütlerinde yer almasında bir sakınca yok.

Torununuz olunca yine kendinizi genç hissedecek misiniz?
İ.P: Bu insanın içinden gelen bir şey. Torunum olunca da ben kendimi genç hissedeceğim.

Seda Parseker mezun oluyor, onu da şirketlerinizde görecek miyiz?
Seda İngiltere'de Manchester Üniversitesi'nden mezun oluyor. Temmuz ayının 10'undan sonra da dönüş yapacak. Ben onun öncelikle profesyonel bir iş hayatı olmasını istiyorum. Benim şirketlerimde döner dönmez çalışmasını çok doğru bulmuyorum.
Not: Baba,oğul içki ve sigara kullanmıyor. İlhan Parseker 2003 yılından beri alkol kullanmıyor. Ahmet Parseker sigara ve alkolün tadını dahi bilmiyor. İlhan Parseker her gece bir puro içiyor ve onun saatini heyecanla bekliyor.