2020 yalan 2021 de...

İnsanın kendi attığı, sonra da yine kendinin inandığı yalanların en başlıcalarından biri, takvim!

Neymiş, 2020 imiş ve yakında 2021 olacakmış.

Vay anasını!

Dünyanın yaşını bilim insanları 4.5 milyar diye hesap ediyorlar. 3.5 milyar yıl yok gaz kümesi, yok ateş topu muhabbetiyle geçmiş.

Tek hücreliler ortaya anca 1 milyar yıl önce çıkmış. İnsan canlısı tam rötar! Epeyce geç kalmış ortaya çıkmak için. En kabadayı buralarda 160-180 bin yıldır var olduğumuz sanılıyor.

Öyleyse, şu 2020 muhabbeti size de biraz komik gelmiyor mu?

Bari, Bursa'daki Aktopraklık, Urfa'daki Göbeklitepe gibi buluntulardan sonra 10 binin üzerine sayalım. O da yok.

Keşke inanmaya bayıldığımız tek yalanımız takvim olsa.

Emperyalist yalanlarımız var, doğu gibi, batı gibi, güney- kuzey gibi.

Uzaydayız ya. Kim kimin üstünde, kim kimin sağında, nereden belli.

Orta Doğu, Uzak Doğu falan yalanın katmerlileri!

Tarihi kim yazdıysa, yazdırdıysa ona inanıyoruz ya, coğrafya da öyle.

Homo sapiensin beyaz olanı nereyi gördüyse, orayı keşfettiğine inandırmış bizi bir de. Amerika'nın keşfi, sanki orada insan yokmuş gibi lanse edilmiyor mu?

Tarih, Amerika'nın yerlileri, Avustralya'nın Aborjinleri veya Yeni Zelanda'nın Maurileri, sanki bir yerde yaşadıklarının farkında değiller gibi yazılıyor.

Uzun lafın kısa hali, 2020'de ortaya çıkıp insanoğlunu epeyce bir yusuflatan korona belasının biraz daha kallavisi geldiğinde, 'Dinozorlar nereye gitmiş!' sorusunu, belki o zamana kadar konuşmayı ve iletişimi söken kediler- köpekler, papağanlar- kargalar birbirlerine soracaklar:

'Buralarda eskiden insanlar vardı, nereye gittiler acaba!'

Kimseyi kırmayın, üzmeyin, gücendirmeyin, utandırmayın.

100 sene sonra bugün doğanlar bile olmayacak çünkü buralarda!

Her yıl daha güzel şeyler olacak saf iyimserliğini de bırakalım artık.

Dünya, biz iyiysek iyi bir yer. Değilsek değil!

Hadi hepinize, 'happy new year!'

YAPACAK ŞEYLER VAR!

100 sene sonra bugün doğanlar bile olmayacaksa buralarda.. Yani kefenin cebi olmadığı gibi, kimsenin kazık çakma ihtimali de baki değilken ve buraların Sultan Süleyman'a bile kalmadığından hareketle..

Yeme-içme, gezme-tozma, okuma- yazma ve üreme gibi asli faaliyetlerimize gelin, gezegeni, bizden sonra yaşayacaklar için daha yaşanır bir yer olarak bırakmayı da ekleyelim.

Misal, milyon yıldır orada olan Salda Gölü'nü bizim torunların torunları da görsün. Kurumaya yüz tutmuş göllere yoğunlaşalım. 50 sene sonra buralarda olacaklar susuzluklarını İznik Gölü'nden giderebilsinler.

Misal havayı, toprağı, suyu kirletenlere savaş açalım. Şehirleri daha yaşanır kılalım, maden arama ayağına ormanların yok edilmesine karşı duralım.

Özetle tarihi ve doğal tüm ören yerlerine duyarlı olalım. Okyanustaki plastikten kıtadan nasıl kurtulacağımızı hesaplayalım.

Bunları yaparken misal çocuklara süt dağıtanları engelleyenleri de biz engelleyelim.

Ucuz ekmeğe ulaşılmasına bile ket vurmaya çalışanlara karşı duralım.

2-3 bin yıl sonrasının dijital kazılarıyla yazılacak tarih, hırslarımızı, kavgalarımızı, anlamsız çekişmelerimizi, tuhaf kamplaşmalarımızı değil, göllere, ovalara, dağlara, havaya- suya- toprağa, biyolojik çeşitliliğe, küresel ısınmaya duyarlılığımızdan söz etsin.

Küfürle- nefretle değil, minnetle şükranla anılalım.

ŞANSIMIZ YOK, MİLLETÇE!

30 Ekim'de '30 haftadır 6 bilen çıkmadı' diye neşriyat yapmışım Sayısal Loto'yla ilgili. Sonra içim geçmiş, bir daha bakmamışım. Geçen gün aynı haber '92 çekiliştir kazanan çıkmadı' diye güncellenmiş. Ee ne bu o zaman!

32'de çıkmadı, 62'de çıkmadı, 92'de de çıkmadı.

İçimizden birinin bir gün Sayısal'ı tutturacağına inanıyor muyuz hala?

Şu sıralar yılbaşı bileti almayı aklından geçirenler için çok enteresan bir veri bu. 'Size de çıkabilir' veya 'ya çıkarsa' diye tepemizde dolanan Talih Kuşu, çoktan göç etmiş gitmiş bence buralardan.

ÇEKMEYEN KÖY

Kars'ta bir köyde cep telefonlarının çekmediğine ilişkin bir haber izledim. Google'da arama yaparken gördüm ki, bu köy tek değil, biricik değil.

Yüzlerce 'çekmeyen köy' haberi yapılmış. Kimi başkentin hemen yanı başında, kimi Çorum'da, Kimi Hakkari'de.

Empati yapmak nasıl bir şey diye merak edenler, yarım saat 'çekmeyen bir köyde yaşadıklarını' hayal edebilirler.

Sözde modern zaman insanı için bundan daha sinir bozucu bir durum tahayyül edemiyorum. Ekmeği suyu, aşı işi boş verin.

Telefonun çekmemesi hepsinden vahim.