5 liranın maliyeti 6 lira!..

500’lük banknotlar ve 5 TL madeni paralar için hazırlıklar başladı diye haber okudum. 

Banknotlar uzmanlık alanım, Prof. Dr. İlker Parasız hocadan ders almış adamım.

Kağıt paranın birim maliyeti kendini aşmak üzere, en azından küçük banknotlarda.

Ama madeni parada durum daha da vahim!

5 kuruşun maliyeti 1 lira 3 kuruşa çıkmış.

10 kuruşun maliyeti 1 lira 12 kuruş.

25 kuruşun maliyeti 1 lira 42 kuruş.

Ve 50 kuruşun maliyeti de 2 lira 42 kuruşa yükselmiş halde.

1 TL’nin maden maliyeti 2 lira 92 kuruş olarak hesaplanmış.

Darphane zararına çalışıyor sayın seyirciler!

1 lira basmak içim 2 lira 92 kuruş harcıyor!

Peki kağıt parada durum ne?

Tedavüldeki en küçük kağıt para olan 5 TL’nin maliyeti 6 TL!

10 TL’nin maliyeti 7 TL. Böyle böyle gidiyor liste.

En büyük banknot şu sıralar 200 TL ve onu basmanın maliyeti de 11.40 TL.

Hal böyle olunca metal 5 liraya ve kağıt 500 liraya hazırlanalım milletçe!

(Bize gelişi 6 lira olan 5 lirayı 7-8 liraya satmak lazım aslında ama üzerinde 5 yazıyor, nasıl yapsak ki acaba!)

7 KIZ KARDEŞ

Meraklısına 1: İktisatta ‘7 banknot kuralı’ var.

7 tane olunca birbirini bozabiliyor kolay tedavül ediliyor manasında.

Bize bakalım: 5 var, 10 var, 20 var, 50 var, 100 var, 200 var.

Ne etti? Altı! Yedincinin zamanı gelmiş zaten.

‘Euro’ya bakalım: 5 var, 10 var, 20 var, 50 var, 100 var, 200 var, 500 var!

‘Dolar’a da bakalım, çenemizi yoralım:

1 var, 2 var, 5 var, 10 var, 20 var, 50 var, 100 var.

İkisi de toplam yedi. Yani, ihtiyaç yok yenisine.

Bizde niye ihtiyaç var yenisine?

Çünkü değer kaybediyor TL, günden güne!

Meraklısına 2: Bin Euro ve bin doların varlığından haberim var!

Piyasada yoklar. Her ikisi de ya koleksiyoncular için ya da bankalar arası nakit transferinde kolaylık olsun diye basılıyor sadece.

KESİN ‘Tİ’!..

Öyle anlaşılıyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun evinin elektriğinin kesilmesi muhalefetinin hanesine gol yazdı.

Öyle olmasa Enerji Bakanı Fatih Dönmez, ‘Kılıçdaroğlu’nun evinde ampuller yanıyor, elektrik var!’ yollu neşriyata girişmezdi.

Bakan belli ki, yenen golü çıkarmaya çalışıyor!

Hesap etmediği şu: Sosyal medya çağında yaşıyoruz.

Eskiden olsa iftiranı atar, gazeteler yayınlanana kadar unutulacağını umarak bir netice tesis etmeye uğraşırdın.

Şimdi olaylar anlık yaşanıyor. Cevaplar anlık veriliyor.

Diyorsun ‘Kılıçdaroğlu’nun evinde elektrikler açık.’

Dayıyorlar burnuna, Başkent Elektrik Dağıtım AŞ’nin, ‘borç nedeniyle kesme ve mühürleme tutanağı’nı.

Soru şu haliyle. Bunu niye yapıyor acaba?

Kandırılmadan kendi kendine böyle davranıyorsa vahim.

Kendisine söylenen her şeye inanıyorsa, yani kandırılıyorsa daha da vahim.

Kimleri bakan yapıyorlar mı diyelim, ne diyelim!

ARABA GEÇMESE YOL ÇÖKMEZ

Seçim zamanı bir iktidar mensubu, muhalefeti kastederek, ‘Bunlar hükümeti devirmeye çalışıyorlar’ demişti. Adeta savcıları göreve davet eder gibi!

Benzeri olmuş. Üst düzey bir MHP’li, bir TV kanalına bağlandığı sırada ‘Bunların asıl hedefi İstanbul’u yönetmek değil, tek adam rejimini devirip demokrasi getirmek. Buna müsaade etmemek gerekir’ demiş. (Videosu var!)

Bu iki siyasetçiden daha ‘better’ yani daha iyi açıklama, Kastamonu’da çöken yolu yapan firmadan geldi:

‘Yol sağlamdı, üzerinden arabalar geçtiği için çöktü.’

Dolmuşta şoföre 20 TL uzatıp ‘İki kısa Winston’ diyen adamın, ‘Sigara satmıyoruz beyefendi’ uyarısına, ‘Ne biçim kuruyemişçi lan burası’ diye celallendiği film sahnesi geldi aklıma.

Çevremiz ağzından çıkanı kulağı duymayan adam dolu.

Akıl sağlığını korumak için sık sık gülelim böyle konuşanlara, hatta ota-azota her şeye. En çok buna ihtiyacımız var milletçe, şu günlerde!.