Antalya kanatlanmış, Bursa yerinde sayıyor!

Bursa'nın dışına pek çıkmıyorsan, farkı fark edemeyebiliyorsun!
Üzülerek söylüyorum ki, kıyasladığında, bu ülkenin birçok kentine uzak ara çekecek kadar opsiyonel özelliği olan Bursa, maalesef epeyce bir süredir yerinde sayıyor.
Hatta kimilerine göre yerinde de saymıyor, geri gidiyor.
Ben o kadar kötümser değilim. Ama iyimser olmak için de doğrusu neden bulamıyorum.
Geçen hafta Antalya'daydık.
Bu kente en son 90'lı yıllarda gitmiştim. Konyaaltı Plajı'nda denize girmiştik.
Gördüğüm 300-500 metrelik bir sahildi. Plaj mafyanın elindeydi. Şezlong ve şemsiye terörü estiriliyordu, duş paraylaydı, öyle şapır şupur da kalamıyordun duşun altında, kuyruk vardı, adeta kalış süresi saniye tutularak belirleniyordu.
Şimdi o sahil, 6-7 kilometre düzenlenmiş. Belli ve sık aralıklarla WC'ler konmuş, 'ücretsiz' olduğu özellikle belirtilmiş. Ücretsiz duşlar, ücretsiz soyunma kabinleri, cankurtaran kuleleri..
Diyeceksiniz ki, bunlar her plajda olması gerekenler.
Asıl önemli işler sahil yolunda yapılmış.
Görmeyene anlatması zor. Konyaaltı bir plajdan çok ötesine dönüşmüş. Cıvıl cıvıl bir yaşam merkezine dönüşmüş. O kadar ki, 'Miami' çırak çıkar, 'Florida sahili' eline su dökemez.
Tüm sahil kent mobilyaları ile donatılmış, yürüme bandı ayrı, tartan koşu bandı ayrı, bisiklet yolu ayrı. Akşam üstü bir yürüyüşe çıktık, güneşe karşı 'drink' alanlar, bisiklete binenler, paten yapanlar, koşanlar...
Avrupa'dan Türklerle ilgili önyargıları olan birini, o an o sahile ışınlayın!
Ya 'Oh my God' der, ya 'Meine Güte' ya da 'Oh mon dieu' der...
Ve ekler...
'Türkiye bu kadar gelişmiş bir ülke miydi? Bizden bile iyi!'
Antalya özelinde dile getirdiğimiz bu yargı Eskişehir, İzmir, Mersin vs için de geçerli. Hatta, gidenler, Elazığ, Malatya, Amasya, Tokat gibi illerin bile kabuğunu kırdığını, çok değiştiğini anlatıyor.
Bursa eskisinden daha güzel olmuş diyene henüz rastlamadık...
Nasıl rastlayalım ki, tarihi kent dokusunu, misal Hanlar Bölgesi'ni turizme 'açamadık', yerli yabancı turistlerin şehir merkezinde özgürce oturup kalkacağı yiyip- içeceği mekanlara sahip olamadık...

MUDANYA BELEDİYESİ ÖDÜLE DOYMUYOR!

Gelelim Antalya'ya niye 'duhül' olduğumuza.
Efendim, Mudanya Belediyemiz, sağ olsun zırt pırt ödül alıp duru! (Ege şivesi!)
Tarihi Kentler Birliği'nden geçen sene Girit Mahallesi sağlıklaştırma ve Taş Mektep projeleriyle özendirme ödülü almıştı. Bu sene çıtayı bir basamak yukarı koyup Jüri Özel Ödülü aldı.
Bu seneki ödül gerekçeleri, Tirilye Sanat Evi, Myrleia Antik Kenti Arkeoparkı ve Kumyaka Çevre Sağlıklaştırma Projeleri.
Tarihi Kentler Birliği her yıl, 'Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışması' düzenliyor.
Mudanya, 18'incisi düzenlenen bu yarışmada 36 belediyeden gelen 36 projeyle yarıştı.
Bur(s)alarda ne kadar ses getirdi, ne kadar duyuldu farkında değilim, ama Mudanya gerek fuar alanındaki 'Myrleia konseptli' standıyla, gerekse Jüri Özel Ödülü'ne layık görülmesiyle, epeyce rüzgar, pardon 'poyraz' estirdi Antalya'da.
Ödülü, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in elinden alan Hayri Türkyılmaz, gözünü büyük ödüle diktiğini açıkladı!

AYAKÜSTÜ NOTLAR...

2 gün kaldığımız Antalya'da Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz'la çay-kahve sohbetlerimiz oldu. Not tutmadım, aklımda kaldığı kadarıyla (her ne kadar başka köşelerde yazılmış olsa da) şunları anlattı Türkyılmaz:
1. Bu ödül bizi daha da kamçıladı. Seneye Tirilye'deki Taş Mektep'le büyük ödüle adayız. Büyük ihtimal alırız da...
2. Belediye olarak kendi mülkümüzdeki zeytinleri toplayıp yağ yapıyor ve ihtiyaç sahibi 3 bin 500 küsur aileye dağıtıyoruz. Zeytin ve zeytinyağı işini büyüteceğiz. Seneye 50 ton zeytin almayı planlıyorum üreticiden. Üstelik Marmarabirlik'in verdiği fiyatın 50 kuruş 1 lira üzerinden zeytin alacağım. Böylece zeytin fiyatının oluşmasında üreticiye de bir katkım olacak. (Üretici rantı)
3. Zeytinin bahçeden toplanmasından zeytinyağı olup tüketicinin sofrasına kadar geliş sürecini ziyaretçilere yaşatacağımız bir 'Zeytinyağı Müzesi' kuracağız. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor...