Hava Durumu

Bacaksız koşucu, kolsuz yüzücü..

Yazının Giriş Tarihi: 03.09.2024 08:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.09.2024 08:04

‘Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da,

Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta,

Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi,

Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.’

Orhan Veli’nin bu ‘Rubai’sinde ‘binlerce’ diyerek çok olduklarını söylediği kolsuz bacaksız insanlar, bugünlerde milyarı geçti.

OECD ve Avrupa Birliği dünya nüfusunun yüzde 15’inin engelli bireylerden oluştuğunu söylüyor.

Dünya nüfusu 8 milyarı geçtiğine göre, engelli birey sayısı da bir milyar 200 milyonu geçmiştir herhalde.

Paris 2024’ü ayıla bayıla izlemiştim.

Paris 2024 ‘paralimpik’i de ayıla bayıla izliyorum.

Hatta fazlası var, hayranlıkla.

Öyle ya, gözler açıkken futbolu herkes oynar.

Görmeyen gözlerle oynayın bakalım, hangisi daha zor!

Bacakları olan biri elbette koşabilir.

Bacak yoksa koşun da görelim!

Ya yüzme..

Geçen gün bir final izliyorum.

Kimi yüzücü tek kollu, kimi tek bacaklı, iki bacağı bir kolu olanlar da var, bacaklar işlevsiz sanırım, baktım yarışı hem iki bacağı, hem 2 kolu olmayan bir Alman kazandı.

O çocuğun veya adamın, adını unuttum, o yarışı izleyen birinin veya o yarışın anlatıldığı birinin ‘ben yüzme bilmiyorum’ demeye utanması lazım.

Kelebek, kurbağalama, sırtüstü ve serbest.

Bu dört stilde de kollar farklı çalışıyor.

Bizim Alman’ın kazandığı yarış da böylesi bir yarıştı.

Kol da yok bacak da, onun stili hiçbir şeye benzemiyordu, dolayısıyla adını ben koyuyorum: Azmin zaferi stili.

Atletizmin en büyük yarışı 100 metre. Baktım tek bacaklı yarışmacılar arasında hiç bacağı olmayan biri var. O da koştu herkes kadar.

Dedim ya, öteki olimpiyatlardan daha keyifli, daha zevkli ve bana kalırsa daha ders nitelikli.

Paralimpik izlerken empatinin dibine vuruyorsunuz çünkü.

Misal bizim kız Öznur Cüre Girdi, okçulukta altın madalyayı taktı boynuna. Hemen gittim okçu arkadaşım Hüseyin Günel’in yanına.

Dedim Öznur normal olimpiyatta yarışamaz mı, oksa ok, yaysa yay.

Meğer yaylar farklıymış, mesafeler de.

Ama Hüseyin yine de bir açık kapı bıraktı.

Antalya’ya müsabakaya gitmiş. Rus rakibi ile karşılaşmış.

Yarışmacının kolları yokmuş, yayı ayağıyla tutuyor, oku ağzıyla geriyormuş.

Her bir paralimpik ayrı bir hikaye, ayrı bir destan, hatta masal..

Kadınlar toplanmışlar. 5 bin metre koşacaklar. Ama gözler görmüyor.

Nasıl olacak?

Şöyle oluyor, her bir atletin bir rehberi var.

O da atletle birlikte koşuyor.

E peki, rehberin nefesi tükense ne olacak, asıl atletin derecesi etkilenmez mi bundan?

Dedim ya, her yer hikaye, nereye dönsen haber, her bir yaşam anlatılmaya değer..

Aslında tüm hayatlar başlı başına senaryo, film, hatta Oscar adayı.

(Topun içine çıngırak koyup futbol oynamaya çalışmak ne şahane bir azimdir birader.)

Bana kalsa ‘paralimpik’e katılan her sporcuya takarım birer altın.

Yarışmanız gerekmiyor, siz zaten başardınız hesabı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.