Bu kadar kolay mı konuşulur ölüm..

Bu coğrafyada ölüm kimilerine bağıra çağıra gelir. Göstere göstere.

Çok insan tanıyoruz, öleceğini bilerek ölen.

Misal Uğur Mumcu. Misal Hrand Dink.

Böyle çok isim yazabilirim buraya.

Yarım asırdır aklım başımda. Winston Churchill'in deyişiyle, 'Sabah erken kapı çaldığında gelenin sütçü olduğundan emin olunan' bir demokrasi ortamı göremedim bu coğrafyada.

Tehdit, kan, gözyaşı, terör, suikast, gözaltı, hapis cezası hiç eksik olmadı hem basın dünyasında, hem siyaset arenasında.

Hangi gelişmiş demokraside, ana muhalefet lideri takip edildiğinden, telefonlarının dinlendiğinden yakınır!

Hangisi suikasta uğrar!

Hangisi linç edilmeye kalkılır!

Hangisi kazığa oturtulmakla tehdit edilir!

Hangisinin milli güvenlik sorunu olduğundan söz edilir!

Hangisi için darağaçları kurulur!

Hangisinin hem de köşe yazılarında öldürülebileceğinden söz edilir!

Orta ve batı Avrupa'da çoğu bakan, başbakan işine bisikletle gidebiliyor.

Ne bir hakarete maruz kalıyorlar, ne bir tehdide.

Dolayısıyla ne korumaya ihtiyaç duyuyorlar, ne de önleme.

Hasılı Türkiye, sadece ana muhalefet liderinin yaşadıkları açısından bile bakıldığında, nasıl bir ülke?

Ölmekten öldürülmekten nasıl söz edilebiliyor Türk siyasetinde!

Bu kadar kolay mı konuşulur, ölüm.

Yazık, ayıp, ne kadar kötü bir ülkede yaşıyoruz böyle.

AŞI KARŞITLIĞI CEHALET!

Aşıyla ilgili komplo teorisi üretimi işi, bize özgü değil. Gezegenin her yerinde var böyle aklı evveller! (Mesela Amerika'da eski başkanlar Obama, Clinton falan ahaliyi aşıya özendirmek için göstere göstere aşı olacaklar!)

Memleketin kahir ekseriyeti bıktı bunaldı şu korona muhabbetinden, hacı bekler gibi, Godot'yu bekler gibi aşı yolu gözlüyor.

Ama azgın bir azınlık var, sesleri daha fazla çıkan, onlar, ha babam de babam aşı karşıtlığı tezgahlayıp duruyorlar.

Efendiler!

Tel dolaptan buzdolabına geçildi, ömür 10 yıl uzadı.

Su şebekelerine klor basıldı, 10 yıl daha.

Antibiyotikler bulundu, bir 10 yıl daha.

Hele de aşılar, ille de aşılar. Çok var da bildiklerinizi yazayım.

Boğmaca, çocuk felci, difteri, hepatit A-B, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, tetanos ve tüberküloz, aşısı bulunduğu için silindi yerküreden.

Aşı örgütlemesi yapamadığımız çok yakın yıllarda, bebek ve çocuk ölümleri binde 250'ydi Türkiye'de. Şimdilerde binde 10.

250 nerde, 10 nerde!

Aşı karşıtları iyi okusun bu sayıları!

GENETİK PARANOYA

Bir de neymiş, aşı yapıyoruz diye genetiğimizle oynayacaklarmış.

Genetiğimizle oynamak için aşıya ihtiyacı yok ki adamların!

Ormanları yok edip siyanürle altın aramıyorlar mı, havayı, toprağı, suyu zaten kirletmiyorlar mı? Elektronik, elektromanyetik kirlilikle, radyasyonla sağlığımızı zaten tehdit etmiyorlar mı? Sadece insanı değil, tüm biyolojik çeşitliliği doğal yaşamından koparmadılar mı zaten! İnsanı inorganik bir yaratık yapmak için ekstra masrafa niye gerek duysunlar!..

Flora fauna bitti bitiyor, küresel ısınmanın eli kulağında, dünya terminal döneme geçti geçiyor, koruyacağımız sadece genetik saflığımız mı kaldı hakikaten!

(Aşıyla uğraşanlara tavsiyem, gerçekten çevreci olun ciğerden.)

AŞI PİYASASI CİPS KADAR

Aşının çok büyük pazar olduğu da yalan.

Bu yalanı atanlar, önce virüs üretip akabinde aşıdan volinin vurulduğunu savunuyorlar.

Oysa, tüm dünyada aşı piyasası topu topu 44 milyar dolar!

Yani ancak patates cipsi piyasası kadar!

Bütün mal ve hizmet piyasaları düşünüldüğünde, soğanın cücüğü gibi kalıyor dünya genelinde.

SENİN NEYİNE ÇİP TAKSINLAR!

Bu arada bir de komik mikro çip takma hikayesi var, kulağınıza gelmiştir.

Bir dönemin 'benim telefonum dinleniyor' paranoyası gibi.

Belli, belirli kişileri takip etmek isteyen çok karanlık odak vardır ayrı da..

Sana niye çip taksınlar abicim! Veya tüm dünya halkına!

Misal ABD'lilerin yarısı Trump'a oy veriyor zaten kendiliğinden. Ne gerek var çipe mipe! Veya bizim ülkede! YKS'de 399 bin öğrenci tek matematik sorusu çözemedi, çip taksan çipe yazık değil mi, bu malzemeyle!

Zaten istedikleri gibi yiyip içip, istedikleri gibi giyiniyorsun, tüm tüketim alışkanlıklarını onlar belirliyor, internette ne yapsan dijital bir iz bırakıp 'büyük veri'nin değirmenine su taşıyorsun. Ekstra bir 'çip'e niye ihtiyaç duysunlar.

Olsa olsa, 'Ölmesin de şuna birkaç cep telefonu ve yeni bir araba satalım' diye kaygılanıyordur adamlar!