Almanya’da, o dönemde kreş müdürü olan yeğenim Nihan doğum yapıyor.
Bebeği Kayra, henüz bir aylık ama ‘ınga’ demiyor. Arada dese de sessiz bir bebek.
Evden çocuk ağlaması sesi duyulmuyor yani.
Derken bir gün kapı çalıyor.
Kapıda Alman komşu teyze.
‘Çekil’ diyor Teyze bizim yeğene. ‘Bebeği kontrol edeceğim!’
Giriyor bebeğin odasına, bebek mışıl mışıl uyuyor.
Kadın eğiliyor çocuğun yüzüne doğru, nefes alıp almadığını kontrol ediyor.
Nihan komşusuna kibarca ‘Was ist denn los?’ diye soruyor, ‘ne var, ne oldu?’ manasında.
Kadın, Alman yasalarının kendisine bu hakkı verdiğini söylüyor.
Bir şeylerden şüphelendiysen komşunu kontrol et yasası varmış ülkede.
Meğer o sıra bir- iki anne kendi çocuğuna fenalık yapmış, ülke ayağa kalkmış, akabinde bu yasa çıkmış meclislerden.
Medeni ülkelerde bebekler, çocuklar devletin!
Anne- baba sadece emanetçi sayılıyor.
Çocuk benim çocuğum döverim hırpalarım istediğimi yaparım devri, (uygar dünyada) çoktan geçti..
Bizde de benzer yasalar vardır eminim.
Ama uygulama!
Buyurun şu Narin olayına..
Kim veya kimler kıydı, neden kıydı, nasıl kıydı, henüz net olarak bilen yok.
Basın, kamuoyu bırakmadı peşini bu cinayetin.
Olayla ilgili sis perdesinin yavaş yavaş aralanacağını umuyoruz.
Aralanıyor da zaten.
Koca köyün (ki tamamı birbiriyle akrabaymış) tamamının bildiği ‘hakikati’ henüz tam olarak bilmiyoruz.
Kol kırılır yen içinde ya bizde, burada çocuk öldürülür, köy içinde!
‘Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler’ diyen Nazım Hikmet ve ‘Öyle bir ölsem, öyle bir ölsem çocuklar, size hiç ölüm kalmasa’ diyen Aziz Nesin’in memleketinde.
SPOTLİGHT...
Kurslarda, yurtlarda, evde, okulda, bu ülkede resmi kayıtlara göre 66 bin çocuk istismarı yaşandı.
15 bin civarında dava açıldı.
7 bin mahkumiyet kararı çıktı.
Bu ülkede, dönemin Adalet Bakanı ‘küçüğün de rızası vardı’ dedi.
Bu ülkede, dönemin Aile Bakanı ‘Bir kereden bir şey olmaz’ dedi.
Sanmayın ki böyle şeyler bu ülkede oluyor sadece.
Gerçek olaylara dayanan bir film var: Spotlight
Aslında bir gazetecilik filmi.
Çocuk tacizi yapan rahiplerin bu işi nasıl alışkanlık haline getirdiğinin..
‘Kol kırılır yen içinde’nin, kimsenin konuşamadığının, kabahatli rahiplerin başka kiliselere atanması marifetiyle olayların nasıl örtbas edildiğinin trajik hikayesi.
İzlemeyenler bugün-yarın izlesin lütfen.
Çocuklar, hiç kimseye emanet edilmeyecek kadar değerliler...