Buluşmaya yanaşmıyor..

En son ne diyoruz şimdi diye iktidar çevrelerine yakın duran bacanağa danıştım.

Esat diyormuşuz. Eset’ten vazgeçmişiz.

Üstelik epeyce zamandır Esat’tan randevu almaya çalışıyormuşuz ama adam ı-ıh diyor yanaşmıyormuş. Randevu deyince şey etmeyin.

Üçüncü bir ülkede görüşülür, o Türkiye’ye gelir veya bizimkiler onu burada ağırlar!

Her şey okey!

Beynelmilel münasebetlerde küslük olmaz.

Esat ülkesinde genel af ilan etti, hırlıyı- hırsızı hatta asker kaçağını bile affedeceğini duyurdu.

Buna rağmen bize karşı hala mesafeli!

Bir an önce görüşmemiz lazım oysa.

Misal İçişleri Bakanlığı açıkladı, 700 bin küsur Suriyeli kayıpmış.

Ne arayanı var, ne soranı.

Akıbetleri ne oldu belli değil.

Bu insanların bir an önce bulunup yurda dönüşleri sağlanmalı!

Artı, Esat’ın da bundan kaygılanıyor olması gerekmiyor mu?

‘Bir zamanlar benim vatandaşım olan 100 binlerce kişi acaba nereye gitti, lan yoksa buraya mı döndü’ hesabı.

Sonuçta beynelmilel bir sorun yaşıyoruz, buna istila diyen bile var.

Suriyeli sayısının olağanüstü artmasından misal Afganlılar da kaygı duyuyor olabilir!

Bu ikisinin varlığı Afrikalı sığınmacıları tedirgin ediyor olabilir!

Iraklılar azınlıkta kalıyoruz diye strese girebilir.

Yani her açıdan masaya yatırılması gereken çok uluslu çok milletli ciddi bir konu bu.

Biz masanın bu tarafına oturmaya amadeyiz, Esat’ın da bir an önce Türkiye’nin ‘date’ teklifine ‘he’ demesi lazım.

Ben Esat’ın yerinde olsam hemen otururum masaya.

Türk tarafı, ‘milyonlarca Suriyeli sığınmacı var Türkiye’de, bunların en az yarısını geri göndermeyi düşünüyoruz siz de biraz yardımcı olsanız’ argümanını dile getirdiği anda şu cevabı yapıştırırım:

‘Alamam, Suriye’nin demografisi bozulur! Uzun vadede Türkiyeli Suriyeliler Suriye’de büyük sorun olur. Biz böyle iyiyiz.’

SUÇ KAYDI, YİRMİALTI

26 suç kaydı olan herif aldı polisin tabancasını ve polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit etti. İçimiz yandı. Hayatının baharında mesleğinin başında öldü gitti güzel kızımız. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

26 suç kaydı olan 19 yaşındaki elemanın, bu kadar suç kaydını ne ara biriktirdiği konusu hakikaten merak konusu.

Gasp var, yaralama var, taciz var, var oğlu var.

En son motosiklet çalmaktan aranıyormuş galiba.

Bu olay şunu da sorgulattı bana.

Bir ‘tweet’ atanı evden almayı biliyoruz.

Sokak röportajı yapanı içeri atıyoruz.

Anayasayla güvence altına alınmış toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanları dağıtıyor, copluyor, suluyor, gözaltına alıyoruz.

Öğrenciye, işçiye, sendika isteyene acımasızız.

Bu ülke hep böyleydi, böyle olmaya devam ediyor.

Kendimi bildim bileli masumlar içerde, suçlular dışarda.

Soru şu haliyle:

Örneğin Can Atalay veya Tayfun Kahraman’ın kaç maddelik bir suç kaydı var elinizde?