Elektrikli empati...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun evinin elektriği borcu yüzünden kesildi ya.

Sosyal medya tam gaz!

Kimi elinde fenerle gezen Diyojen’e benzetiyor abiyi.

Kimi de, sivil itaatsizliğin tarihi kişiliği Gandi’ye! (Tipi de benziyor zati.)

Bence ne o, ne bu, ne şu.

Adam, elektriği kesik vatandaşla empati yapıyor sadece.

Empati yapmak, kendini onun yerine koymak demek.

O’nun gibi hissetmek.

O olmak değil ama.

Yani ilahi nihai elektriksiz evde oturursa bana kalırsa, inandırıcılık sakatlanır.

Herkes biliyor çünkü milletvekili maaşı ile elektriksiz evde oturmak mümkün değil.

Gariban edebiyatıyla ‘ben de garibanım’ ayağıyla kimseyi etkileyemezsin bu çağda.

Bir vade sonra elektriğini açtırmazsa Kılıçdaroğlu, inandırıcılığını da yitirir.

Doğrusu, ‘elektriğe yapılan fahiş zamlara dikkat çekmekti amacım, bunu başardım’ diye faturayı ödemesi ve ampulü yakması.

Hasılı, evindeki ampulü yakmazsa, yakamaz asıl ampulü bir daha.

 KAÇ ABONE?

Kaç abonenin elektriğinin kesik olduğu da ayrı tartışma konusu.

İktidar ile muhalefetin kesik elektrik sayıları arasında neredeyse dağlar var.

CHP Genel Başkan yardımcısı Ahmet Akın 2021’de 3 milyon 449 bin abonenin elektriğinin kesildiğini iddia ediyor.

İddiasını da CİMER’e sorduğu sorulara verilen yanıtlara dayandırıyor.

Enerji Bakanı Fatih Dönmez’e göre bu sayı 278 bin sadece..

Kime inanalım sizce?

KULLANSAN DA KILLANSAN DA

Osmangazi Köprüsü yapıldığında bir yanımız ‘amanın İstanbul’a bir saatte gidiliyor’ diye sevinirken bir yanımız da ‘yok artık 184 lira bir köprü geçişine verilir mi?’ diye muhalefet ediyordu. (Minibüs 295, otobüs 350, kamyon 464 TL)

Benzer muhabbet Çanakkale Köprüsü’nde de yaşandı.

Geçen gün gazeteci Fatih Altaylı kullanmış köprüyü.

‘Ne önümde ne arkamda araç vardı, kendimi özel hissettim, sanki devletim bana özel köprü yapmış gibi’ diye dalga geçen yazı yazdı.

Hakikaten bir nankörlüktür gidiyor!

Osmangazi Köprüsü’nden ne zaman geçsek aşağıdaki yola bakıyoruz ya, aşağıyı kullanan daha çok diye.

Çanakkale Köprüsü de aynı. Onun da aşağısı feribot!

Devlet, feribotu kullanan vatandaşlara kıllanmış olsa gerek, yolcu ücretini 6.50TL’den 10 TL’ye çıkarmış. 25 TL olan motosikletleri 40 TL yapmış.

95 TL olan otomobil ücretini de 135 TL.

En mağdurlar kamyonlar. 136’dan 295’e çıkmış feribotla Eceabat- Çanakkale arası.

Mikro ekonomideki ‘homoekonomikus’un sorunsalı bu.

Cepteki paraya bakar, ister köprüyü kullanır ister feribotu.

Makroda durum daha vahim.

İster kullan ister kullanma ‘homosapiens’, istersen Çanakkale’ye hiç uğrama, senin adına ödenecek o köprünün parası yıllarca.

OTTOMAN AİRLİNES!..

Yeni Akit Yazarı Hacı Yakışıklı, ‘100-150 yıl önce Mekke’ye, Şam’a, Sırbistan’a iç hatlardan gidiliyordu’ deyince bir TV oturumunda..

Yıllar önce bir Refah Partisi konferansında konuşmacının gösterdiği slayt eşliğinde ‘Bu piramitler var ya çok büyükler, apartmanlardan bile büyükler’ lafına salondakilerin ‘aaa, ooo’ diye yaptığı şaşkınlık uğultusu geldi aklıma.

Acemi bir muhabirken, onca kalabalığın piramitlerin büyüklüğü konusunda hiçbir fikri olmamasına acayip şaşırmıştım.

Şimdilerde hiç şaşırmamamız gerekiyor çünkü Damat Bakan ‘Bizim ekip Ay’a 6 şerit yol yaptık desek inanacak durumda’ diyerek bu konuya son noktayı koydu.

Yine de izlediğimiz sokak röportajlarında ‘zamların asıl sebebi CHP’liler’ dendiğinde şaşırıyoruz nedense.

Dönersek yazının başındaki Hacı Abi meselesine..

Bir deve kervanı canlandırın gözünüzde, 100-150 yıl öncesinde.

Öndeki eşek tarafından bakıldığında, arkadaki develerin olduğu taraf, ‘airlines’ gibi görünebilir gözünüze, kod farkı nedeniyle.