Hava Durumu

Gazeteciliği de öldürdüler..

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2021 08:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2021 08:01

Eskiden politikacı, bakan, vali, belediye başkanı falan gazeteci soru soracak diye tedirgin olurdu. Vakayı adiyeydi bu.

Merhum MHP Lideri Alparslan Türkeş'e 'Sosyalist Parti adı altında bir parti kuruluyor, ne diyorsunuz?' diye ve 'İslami bir parti kurma hazırlıkları var değerlendirmeniz nedir' diye sormuş, sormaktan çekinmemiş bir gazeteci kuşağının temsilcisiyim.

Meraklısına: Türkeş, sosyalist partinin kurulmasının demokrasi gereği olduğunu, adında 'İslami' kelimesi geçecek bir partinin ise gereksizlik olacağını söylemişti.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Rahmetli Necmettin Erbakan'a 'Anıtkabir'e niye gitmediniz?' diye veya Bosna için toplanan paraların akıbetiyle ilgili 'Mercümek'li sorular sorardık. Ecevit'e, Özal'a, Demirel'e, Erdal İnönü'ye, Mesut Yılmaz'a, Tansu Çiller'e. Hepsi en çok hangi sorudan çekiniyorsa o sıra, sorular hep o konulardan. Her sorduğumuzdan haber çıkardı.

Mesut Yılmaz'a bir soru sorduk vakti zamanında, basın danışmanı atladı ortaya, 'Bu soruya sakın cevap vermeyin efendim' diye.

Rahmetli 'Evet' dese de manşetti çünkü, 'hayır' dese de.

Bir genel seçim öncesi bütün MKYK'yı toplamış Çelik Palas'a Islahatçi Demokrasi Partisi Lideri Aykut Edebali. 300 milletvekili çıkarmaktan, tek başına iktidar olmaktan söz ediyor. 'Soru var mı?' dediklerinde 'Siz' dedim 'Sayın Edebali, bırakın 300 vekili falan yüzde 1 oy alacağınıza gerçekten inanıyor musunuz?'

Ortalık öyle bir buz kesti ki, anlatamam. Gram eğilme, bükülme yoktu meslekte.

Gazetecilik böyle bir şeydi o vakitlerde.

Her şeyin arka planına bakmaya, her şeyi didik didik etmeye pek meraklıydık. Büyü bozardık, sis perdelerini aralardık.

Halk doğru haber alsın, gerçekleri öğrensin diye elimizden geleni ardımıza koymazdık.

Tehdit ederlerdi, onu da yazardık. Susturmaya çalışırlardı, onu da yazardık.

Enteresan örnektir. Dönemin valisi seçim yasaklarına rağmen iktidar partisi ANAP'lı bakanların peşinde geziyordu. 20 muhabirle bastık Vali'yi Teferrüç'te, O 20 muhabirden biri bile uyarmadı valiyi. ANAP'o oy veren muhabirler yok muydu aramızda, vardı ama onlar da gazeteciydi.

Bu kadar uzun girizgahı niye yaptım biliyor musunuz?

Geçen gün milli maç çıkışı Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir'e

maçların ne zaman seyircili oynanacağını sordu gazeteciler.

Adam sade suya tirit, idareyi maslahat cevap verdi gitti.

Bizim jenerasyondan en kofti muhabir bile şöyle sorardı soruyu, eminim:

'Efendim, iktidar partisi kongreleri lebaleb doluyken iğne atsan yere düşmezken, futbol maçlarına seyrek de olsa seyirci alınmamasını nasıl yorumluyorsunuz!?'

Soru böyle sorulduğunda, ne dese haber. Gak dese haber, guk dese haber. İsterse kem- küm desin.

Böyle sormazsan O da 'ilerde bir gün seyircili oynanacak umut ediyorum' der gider.

Erdoğan'a hem de 10-15 yıldır şöyle 'kallavi' şöyle dişe dokunur bir soru sorulduğuna hiç şahit oldunuz mu?

Gazeteciliği de öldürdüler!

(Yurttaş kendi kendine yapmaya çalışıyor, özlediğimiz gazeteciliği..)

ÖZNEYİ BUL..

Dersimiz Türkçe.

Soru, bu cümledeki özneyi bul!

'Dün gözaltına alınan öğrenciler için açıklama yapmak isteyen öğrencilerin gözaltına alınmasını haberleştirmek isteyen gazeteciler gözaltına alındı.'

Öğrenciler, öğrenciler ve gazeteciler 3 ayrı özne sanki.

Gözaltına alanlar da özne ama, gizli..

O SADECE 1 KİŞİ

Şu konuyu netleştirelim:

Lüks aracının içinde kokain çeken CHP'li bir büro çalışanı olsaydı, malum kesim bu olayın üzerine balıklama atlar.

'Kokocu Cehape' manşetlerinin üzerinde, en az 3-4 gün tepinilirdi.

(Bir türlü doğrulanamayan 'benim başörtülü bacımın üzerine..' ve 'camide bira içtiler' muhabbetlerini anımsayın!)

Mevzu, seçim sathı mailinde defalarca kullanılmak üzere alınır, özenle saklanır, ama gündemde olduğu şu günlerde en yüksek makamlarca dile getirilirdi.

'Bunların alayı kokainci!' diye bas bas bağırılırdı, ekranlardan evlere.

Kötü şans, çocuk AKP'li çıktı.

AKP karşıtları konuyu biraz köpürttükten sonra unutulmaya bıraktılar.

Unutulmalı da zaten.

Bir kabahat işlendiğinde, o kabahati işleyenin mensubiyetine bakmak, başka türlü bir az gelişmişliktir bana göre.

Çünkü şu çok doğru bir klişe!

Suç şahsidir ve bir kişinin hatası, genele mal edilemez.

Tekrar söylüyorum:

Ötekiler tek kişinin hatasını genele mal etmeye pek meyilli olsa bile.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.