Göm kafanı kuma!

Böyle bir süreci geçmişte ne gördüm, ne duydum.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifa ettiğine ilişkin bir 'Instagram'paylaşımı dolaşıyor ortalıkta.Ne doğrulayan var,ne yalanlayan.

Halk TV, TELE 1, KRT, Bakan'ın 'istifaiddiası'nı haber yapıyor en azından. Anlı şanlı haber kanalları, NTV, CNN Türk, HaberTürk ve A Haber'de tık yok.

Pazar akşamı, elektronik yayıncılık sektörümüzde durum aynen bu minvaldeydi.

Kafasını kuma gömen devekuşu misali.

Maliye Bakanlığı basın danışmanı paylaşımı doğruladı. Yani Berat Bey'in istifa ettiğini 'check' etti. Bizim ana akım medya hala sus-pus.

İstifa tek taraflı bir müessese denir ya.

Bizde görebildiğim kadarıyla en az bir taraf daha var.

Bakan istifa etmiş, ortada -basın danışmanı dışında-'doublecheck' yapacak kimse yok.

Bir el klavyede, diğerel kumanda aletinde, kanal- kanalizasyon ne varsa geziyorum ki, birileri istifayı doğrulasın!

Sonunda 'BBC Türkçe'den epeyce net bir ifade geldi.

BBC eşeği sağlam kazığa bağlar genellikle. Bkz. Aşağıdaki yazıya!

HIZ MI, DOĞRULUK MU?

Habercilikte böyle bir ikilem var:Hız mı, doğruluk mu?

Bazen hızlı vereceğim haberi derken çuvallayabilirsiniz, bazen de doğrusu neyse onu vereyim derken sağır sultanın gerisini bile güldürürsünüz.

Fi tarihi. SSCB yılları. Andropov, Çernenko falan onlardan biri, tam anımsamıyorum. Ölmüş adam. Moskova'da, hatta Rusya'da öldüğünü bilmeyen yok. Zaten AFP, Reuters falan gibi beynelmilel ajanslar çoktan geçmiş ölüm haberini. Bizim BBC, resmi açıklama yapılmadı diye haberi koymuyor servise. Bir gün, iki gün, bir hafta geçiyor, ı-ıh.

'İngilizlerin BBC'nde tık yok. İlle de resmi açıklama yapılacak.

Bu hikayeden ne anlıyoruz?

BBC, doğru haberi tercih ediyor, hızlı haberden ziyade.

Şimdi buradan yukarıdaki yazıya bir gönderme yapayım.

Dedik ya hız mı doğruluk mu diye. Bizde öyle kanallar var ki, hız da umurlarında değil, doğruluk da.Onların üçüncü bir kriteri var: Onay!

'Bu istifa onaylanmış mı, onaylanmamış mı?'

Babalar buna bakıyor sadece.

Burası (en azından medyasıyla) çok utanç verici bir ülke.

MÜESSESE

Gelelim tekrar'İstifa tek taraflı müessese' lafına. Bu müessese muhabbetini özellikle anlamam. Çünkü evlilik için de müessese denir ama Alman atasözü var, 'kim bir müessesede yaşamak ister!' diye.

Eskiden, yani parlamenter sistemde. Başbakan tüm kabinenin istifasını cebinde taşırdı. Atandığın gün istifanı da yazıp verirdin ki, yarın bir gün kovulman gerektiğinde koltuğa yapışmayasın.

O yıllarda cep telefonu falan da yok.

Çok bakan istifa ettiğini makam arabasında giderken radyodan dinlemiştir.

Düşünün maliye bakanısınız, arabadasınız, diyor ki ajans, 'Başbakan, Maliye bakanının istifasını kabul etti.'

Camı aç bağır istersen, ben istifa mistifa etmedim diye.

O tuhaflığın bir başka versiyonu yaşandı pazar akşamı memlekette.

Berat Bey istifa etti, basın danışmanı da bunu doğruladı ama birkaç kanal dışında kimse, hiç kimse bunu haber yapamadı.

Şu satırları yazdığım sırada Beştepe'den, İletişim Başkanlığı'ndan bir açıklama bekleniyor.Siz söyleyin, bu saatten sonra yapılacak açıklamanın ne önemi var!

Ne açıklanırsa açıklansın, ben bu yazıyı değiştirmem.

Özgürünü falan boş ver, katiplik bile yapamayan bir basın-yayın var bu ülkede.

Sözde var, aslında 'yok' hükmünde.

KUR FARKINDAN BATMIŞIZ

Sayıştay raporlarında görmüşler. 2014-2019 arasında 61 milyar 719 lirayı şirketlere 'kur farkı' olarak ödemişiz. İstifa eden Berat Albayrak'ın o hiç bakmadığı dövizlerin kurunun farkı bu işte.

Kur farkı, bilenler bilir, ithalatçıyı morartan, ihracatçıya göbek attıran bir ekonomik terim. Kimi ihracatçıların ürünlerini maliyetine yurtdışına gönderdiklerini bilirim. Para gelinceye kadar 'kur farkı'ndan kazanırız hesabı!

61.7 milyar iyi para.

Bu parayla, 14 Avrasya Tüneli, 12 Osmangazi Köprüsü, 8 Çanakkale Köprüsü, 6 Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabiliyormuş.