Hava Durumu

Grev ve görev!..

Yazının Giriş Tarihi: 15.03.2022 08:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.03.2022 08:13

Doktorlar 2 gündür eylemdeler..

‘Grev’ ile ‘görev’ sözcükleri arasındaki benzeşmeyi kullanmışlar.

‘Ö’yü parantez içine alarak, ‘14-15 MART’TA G(ö)REVDEYİZ’, altına da

‘Halkımıza da bu tarihlerde randevu almayarak bize destek oldukları için teşekkür ederiz’ yazmışlar.

Beyaz önlüklüler ne zaman eylem yapacak olsa, şu ‘duyarlılık’tan bir türlü vazgeçmiyorlar.

Ne demek istediğimi bir örnek olayla izah edeyim:

1998 yılı Fransa Dünya Kupası.

Marsilya’dan Paris’e, Lens’ten Lyon’a 10 şehirde tüm Fransa teyakkuzda.

Şehirler arası taraftar hareketleri vızır vızır. Seyrüsefer talep eden insan sayısı yüzbinlerle milyonlarla ölçülüyor ve…

Fransız ulaşım işçileri ‘grev’ için tam da dünya kupasının bu en civcivli zamanını seçiyorlar.

Metrolar stop. Şehirlerarası hızlı trenler stop. Otobüsler stop.

Bizde olsa ülkenin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu ‘böyle bir zamanda’ greve giden çalışanlar en hafifinden ‘vatan hainliği’ ile suçlanırlar.

Oysa işçilerin tek yaptığı üretimden gelen güçlerini kullanmak.

(Dünya Kupası’na duyarlı olmak gibi bir görevleri yok!)

Sendikalar ellerinin en güçlü olacağı dönemin ‘bu an’ olduğunu düşünmüşler.

Hiç utangaç değiller! Sıkılgan değiller.

Buyurun bir de bizim doktorların ‘eylem yapacağız’ anonsunun altına yazdıklarına:

‘Eylem süresince acil hastalar, diyaliz hastaları, acil ve riskli gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak, yoğun bakım ve yatan hastaların tıbbi zarar görmemeleri için özel gayret gösterilecek.’

Asla mağdur edilmeyecek hastalar listesi Covid-19 diye devam ediyor.

Elbette ulaşım ile yaşam aynı ağırlıkta önemli değiller.

Bir yerden diğerine ulaşma ile insan hayatı ve sağlığı kıyaslanmaz bile.

Bizim doktorlar, Fransız ulaşım işçileri gibi ‘fırsat fırsattır’ diye düşünseler, sağlık hizmeti üretiminden gelen güçlerini gerçekten kullanmaya kalksalar, ‘14-15 Mart’ta randevu almadığınız için teşekkür ederiz’ diyeceklerine, ‘biz eylemdeyken hastanelere doluşun da (giderlerse gitsinler!) diyenler değerimizi daha çok anlasınlar’ derler!

Ama diyemiyorlar.

Bir yanda haklı hak mücadelesi diğer yanda tıp etiği..

Genel söylüyorum, bizde hak arama eylemleri asla insafsızca icra edilmez, iş bırakmalar, işi yavaşlatmalar, grevler falan hep bir mahçubiyet içerir.

14 MART’IN ANLAMI

Bir 14 Mart günü kaybettik annemi.

Tıp Fakültesi acilinden giriş yaptığımız gün 13 Mart’tı.

Annemi acilde teslim alan genç doktorun yüzü hala gözümün önünde.

İlk müdahaleyi yapıp annemi yoğun bakıma yatırdı, koridorda yanımızdan geçerken birileriyle telefonla konuşuyordu, ‘gelmeye çalışacağım’ dediğini duydum belli belirsiz.

O gece uzun oldu bizim aile için.

Sık sık diyalog kurduk bu genç doktorla.

Gitti daha yetkin daha tecrübeli doktorlar getirdi annemin başına.

Her aşamada çıktı, bize bilgi verdi.

Neler yapıldığını nasıl müdahale edildiğini anlattı tane tane.

Bu arada yanımızdan geçerken, odasında falan telefonu çaldı sık sık.

O da hep, ‘gelmeye çalışacağım’ dedi durdu. Nöbete gelen yeni doktorlar oldu. Onlara annemin durumunu anlattı, tabloyu onlara devretti.

Anladık ailece. Nöbeti bitmişti, istese bırakır giderdi.

Biz başındayız diye, biz oradayız diye, biz annemizin üzerine titriyoruz diye, o da çekip gidemedi.

Net belli oldu artık, o gece doktorumuz bir yere davetliydi.

Ya ailesiyle birlikte, ya sevgilisiyle, belki nişanlısıyla, ya da arkadaşlarıyla.

Beklendiği çok barizdi.

Bu kadar ısrarlı telefonların başka bir anlamı olamazdı. Son telefonda ‘Gelmeye çalışacağım’, lafına ‘bir hastam var, onu takip ediyorum’u ekledi.

O hasta, o hastası annemdi.

O genç doktor bırakıp gidemedi annemi.

Bırakıp gidene kadar annem bizi.

(Giderlerse gitsinler öyle mi!)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.