Hala mı diploma!..

Halkın Kurtuluşu Partisi çok üzerine vazife imiş gibi tutmuş bilgi edinme hakkı ayağına mahkemeye başvurup, Cumhurbaşkanı'nın üniversite diplomasını görmek istediğini beyan etmiş.

Ben mahkemenin yerinde olsam, 'diploma bu kardeşim, ona göster buna göster yıpranır, hepinize mi göstereceğiz! Aranızdan birkaç kişi seçin onlara özel gösterim yapalım' derdim. 'Ama şu ara yoğunuz, 2024'te gelin' diye de eklerdim. Mahkeme, bu kullanışlı cevap yerine ne dese beğenirsiniz:

'Diploma olayı özel hayata girer, herkese gösterilmez!'

Ee sen böyle cevap verirsen tabii, ahalinin elinde de koz verirsin.

O saat itibariyle bıdı bıdı başladı. Neymiş, Erdoğan neredeyse 20 bin kişiyi kendisine hakaret ettiği için dava etmiş. İçlerinde bir tane bile 'Erdoğan'ın diploması yok' diyen kişi yok. Erdoğan'ın diploması yok demek suç da değil, hakaret de sayılmıyor galiba!

1. Aslında dünya durdukça başımızda durmasını canı gönülden istediğim kıymetli cumhurbaşkanımız neden diplomayı masaya vurmaz!

2. Neden fakülte arkadaşlarıyla sınıfta çekilmiş bir fotoğraf paylaşmaz!

3. Neden binanın önünde, fakülte adı da görülecek şekilde bir fotoğrafını basına vermez.

4. Neden kantinde çay içerken veya ders çalışırken çekilmiş bir fotoğrafını gözlere sokmaz hakikaten merak konusu.

Bir insan bu kadar mı kibar olur!

Bana yapacaklar var ya aynı lakırdıyı, alırım elime diplomayı böyle mi istersiniz yoksa böyle mi diye, rulo yapılmış halini gösteririm!

Ülke öyle veya böyle seçim sathı mailine girdi.

Seneye ilkbaharda, bilemedin sonbaharda, en kötü ihtimal 2023'te sandık konacak ortaya. Korkarım şu melun diploma konusu, bir daha aday olamaz muhabbetiyle birlikte yeniden gündem yapılacak.

Ve benim gibi Erdoğanseverlerin morali yine bozulacak.

Geçende TV'de bir kadın araştırmacı, 'Bilal Erdoğan'ın Kartal İmam Hatip'ten arkadaşları zırt pırt ihale alıyorlar. Sayın Erdoğan'ın üniversite arkadaşları niye hiç ihale alamıyorlar. Haksızlık bu' dedi gözümüzün içine baka baka. Vallahi içim acıdı.

Vuralım artık masaya şu diplomayı!

MEZHEP IRKÇISI

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman'ın 'alevi genç ile sunni kız evlenemez' şeklindeki lafı, bir soruya cevap aslında.

Adamın biri 'benim kız alevi bir oğlanla ciddi düşünüyor, ne yapalım?' diye sormuş. Karaman da o iğrenç yanıtı vermiş.

Irkçılık, ayrımcılık insanlığın soy kırımdan sonraki en büyük ayıpları.

Irkçılığın türlü çeşitli versiyonları var.

Etnik olanı, renkle alakalı olanı, dinle, mezheple alakalı olanı var.

Hepsi iğrenç, hepsi nefret suçu.

2012'deki bir vakayı niye şimdi konuşuyoruz derseniz..

1. Şimdi gündeme geldi.

2. Bu konu halen aşılmış değil.

3. Yani hala böylesi evliliklere tereddütle bakanların az olduğunu sanmıyorum.

4. Ve bu insanların bunun büyük bir kötülük olduğunu sanmadıklarına da eminim.

Kötü olan 'Prof. Dr.' titri olan, gazetede köşesi olan, iyi-kötü eli kalem tutan birinin 'mezhep ırkçısı' çıkması.

BU ÜLKEDE...

Bu ülkede her şey olur, her şey konuşulur..

Buyurun sizin için seçtiğim üçlüye:

1. Ordu'nun Korgan ilçesi kaymakamı Miraç Akbulut 29 Ekim'de Atatürk'ü övdü diye görevden alındı. Atatürk'ü överken, 29 Ekim'i kutlarken dikkatli olacaksın demek ki bu ülkede..

2. Meclis Başkanı Mustafa Şentop 'Tek adama itiraz edenlere soruyorum, size göre kaç olması lazım? Yani 2, 3, 5 10. Nedir?' dedi. Bunu soranın elinin altındaki kişi sayısı, 600'ü milletvekili, gerisi çalışan 7 bin 550!..

3. 'Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu' lafıyla tanıdığımız Ali İhsan Yavuz 'Erdoğan'a oy verenlere sevap yazılıyor' demiş. Hocam Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu'da 'Allah sizin saray kadronuzda yazım katibiniz mi?' diye cevap vermiş. Saçmalayan çok ama Allah'tan en az onlar kadar 'ağzının payını veren' de mevcut bu ülkede..