Her yerde öfke patlaması...

Belediye otobüsü, AVM otoparkı, işyeri, dernek fark etmiyor.
Hayatın her alanında öfke patlamalarına şahit oluyoruz.
Terminal otobüsü 95 biraz geç geldi. Dolayısıyla birikmiş bir kalabalık var otobüsün içinde.
Üstüne üstlük arka kapı bozuk açılmıyor, bu sebepten insanlar arka tarafa yürümüyor. Otobüsün önü şişti. Derken öfkeli, sinirli üstelik kaba saba biri bindi otobüse. Ve başladı millete, 'inek, öküz, hayvan' diye bağırmaya. Suçları, arka kapıya doğru ilerlememek. Tam bir delikanlıyı hakaret tahtasının hedefine koymuştu ki, dayanamayıp müdahil oldum.
Kimseye böyle hakaret etmeye hakkı olmadığını söyledim, lisanı münasiple, kibarca 'lan' diye hitap ederek!
Birileri daha devreye girdi, arka kapının bozuk olduğunu söyledi.
Eleman bu kez öfkesini şoföre yönetti:
'Böyle bozuk araçları niye trafiğe çıkarıyorsunuz!'
Bu sinirle gazeteye geldim. Olayı anlattım. Bizim Namık Göz de hafta sonunda tanık olduğu bir park yeri kavgasını anlattı. İki adam galiz küfürlerle birbirlerine girmişler AVM otoparkında. İkisinin de eşi çocukları yanlarında. Kavga o boyuta gelmiş ki son tahlilde, güvenlikçiler bile engelleyememiş, yaralanmalar olmuş.
Giderken bile biri diğerinin üzerine sürmüş arabayı. O derece.
Eminim son günlerde hepinizin bu tür olaylara tanık olduğunuza.
İşyeri, ev, okul, dernek, kahvehane fark etmiyor.
İnsanlar hakikaten hiç olmadığı kadar öfkeliler ve bu öfkelerini kusacak yer arıyorlar.

Belki de büyük fotoğrafa bakmak lazım.
Şöyle bir sıralama yaptım bilmiyorum ne dersiniz:
İnsanları öfkelendiren nedenler:
1. Ekonomik sıkıntı. (Doğalgaz faturaları vs)
2. Deprem korkusu. (Memleket beşik gibi, insanlar uyuyamıyor resmen)
3. Corona virüsü. (Ve bu konudaki yayınların olayı 50'ye 100'e katlaması)
4. Suriye meselesi. (Şehit haberleri)

ESKİŞEHİR MAÇI NOTLARI...

Pazar günü maçtan önce yayınlanan yazımdan iki cümleye dikkat çekiyorum:
1. Eskişehirspor maçı -bana kalırsa- bu sezon oynayacağımız en zor maç olacak.

2. Yıllardır izlediğim ve taraftarı olduğum Bursaspor'un 'eşik atlayamama' gibi bir hususiyeti de var, aman tahtalara vuralım, dilimizi ısıralım.
Nasıl, iyi öngörmüşüm değil mi?
Maç başlarken Eskişehirspor'un esame listesine bir göz attım.
Ekrem, Alperen, Mevlüt, Mehmet, Furkan, İbrahim, Kıvanç, Kaan, Cemali.
Hepsi Türk.
Devre arasında Eskişehirli gazeteci arkadaşlarla konuştuk. Takımdan 9 kişi kaçmış gitmiş. Sahada izlediğimiz resmen Eskişehirspor'un B takımı yani.
İlk yarıda fazla oynamadıkları için de, 'maç kondisyonları' yok.
İşte böyle bir takıma yenildi Bursaspor. Çünkü futbol isme, imzaya, havaya cıvaya puan vermiyor.
Ve...
Sahaya herkes 11'e karşı 11 çıkıyor.
Eskişehir bu çocuklarla bir hikaye yazabilir mi?
An itibariyle düşme hattına 4 puan uzaktalar.
Kümede kalırlarsa, en büyük hikayeyi yazmış olurlar.

PERŞEMBEYE DİKKAT!

Bursa'nın hava durumuna baktım.
Dün 18 dereceydi. Neredeyse ilkbahar.
Bugün de 18 olacak. Bahara devam.
Yarın 17 derece, bir derece düşecek sadece.
Ve, perşembeye dikkat. Bir anda 2 dereceye inecek.

Gecesinde de eksi 4!..
Bilenler bilir. Havanın sıcak veya soğuk olmasından daha tehlikelidir, bu ani düşüşler ve yükselişler.
Bünye kolay kolay uyum sağlayamaz ve...
Gelsin soğuk algınlığı, grip.
Grip demişken, bir haber okudum dün, corona virüsüne (galiba) geri adım attırılmış ilk defa.
Diyordu ki haberde anladığım kadarıyla:
'Filanca grip ilacıyla HIV ilacı karıştırıldı ve ilk kez taburcu edilen hasta sayısı ölen insan sayısını geçti.'
İyi haberin daha iyi tarafı, daha iyi ilaçlar için çalışıyormuş bilim insanları.
NOT: Bu hafta çok hasta göreceksiniz çevrenizde. Her hapşırana, tıksırana corona muamelesi çekmeyin bence.