Kazazedeye kolonyalı müdahale...

Kanal değiştirirken denk geldi. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, motosiklet kazası yapmış bir kazazedeye kolonya ikram ediyor. Bildiğim en önemli ‘first aid’ aktivitesidir bu. (İlk yardım desem, yazı havalı olmaz.) 
Şak fotoğraf çekişmiş tabii. Ve hemen servis edilmiş.
İzlediğim kanal bunun ‘mizansen’ olduğunu iddia ediyor. 
Çünkü şak diye bir fotoğraf daha çıkardılar ortaya.
Bunda da, -iddiaları o ki- aynı motosikletçi bir kaza daha yapmış. 
Onun da başında Binali Yıldırım. O da şeker tutsaymış, tam olacakmış!
Binali Bey şeker tutmamış,(inandırıcı olmaz) adamın kaskını tutmuş, kafayı yere çakmasın diye eliyle önlem alıyor. 
Kanal iki fotoğrafı yan yana yayınlıyor ve demeye getiriyor ki..
Aynı motosikletçi sürekli kaza yapıyor, neyse ki, devlet adamlarımız o sıra tesadüfen o mıntıkada ve anında müdahale ediyorlar kazazede kişiye.
(Kadrolu bir kazazede var sanki adamların elinde. Nereye isterlerse oraya gidiyor, kazasını eda ediyor!)
Kazazede kişi hakikaten aynı kişi mi diye dikkat kesildim. 
Kafa yapısı aynı, sakal falan da. Ama ne yalan söyleyeyim ben çok benzetemedim. 
Aynı kişi olmayabilir. Belki amcaoğlu falandırlar. Kardeşseler de fazla yaş farkı yok aralarında.
Öyle veya böyle devlet adamlarımızın işi gücü bırakıp yardıma koşmasının nesi kötü!?
Devlet büyüklerimizin, kalabalık konvoylarla ‘mobil’ haldeyken kazayı görüp, durup, elde kolonya, ilk yardıma koşması, her türlü takdire şayan değil mi?
Öte yandan, bu kadar tesadüf olmaz demeyin. 
Fi tarihi. Fener deplasmanına gitmişim Kadıköy’e. Şimdi Maşaşuşet’te yaşayan, o sıralar Kadıköy’de oturan büyük kızımı aradım telefonla. Neredesin-sen neredesin faslı sırasında dedim ‘Boğa’dan iskeleye doğru gidiyorum.’ O da dedi ‘Aa baba ben de iskeleden Boğa’ya doğru yürüyorum.’ Tam olarak mevki bildiriyorduk ki birbirimize, İş Bankası’nın önünde burun buruna geldik. 
Bizim başımıza geliyorsa, politikacıların da gelir.
Madem ben 15 milyonluk kentte kızımla karşılaşabiliyorum. 
İki mühim devlet adamımız da aynı motosikletlinin yaptığı kazalara ‘sırayla’ denk gelebilirler.
Yağ bulaşığı popülizm sever böyle tesadüfleri!

NAN, KAR, AZADİ!..

Afganistan’ın başkenti Kabil’de Afgan kadınlar Taliban’a karşı gösteri yürüyüşü yapıyorlar. 
Sloganları şöyle:
‘Nan, kar, azadi..’
Nan ekmek demek, bulmacalardan biliyoruz.
Kar, ki ‘a’nın üzerinde şapka var, ‘iş’ demekmiş.
Ve ‘azadi’ de özgürlük.
‘İş ekmek hürriyet’ diye avaz avaz kadınlar.
Protesto gösterisinin en güzel tarafı, Taliban’a direnenin kadınlar olması. Kabil’de erkekler gösteri yaptı diye bir haber okumadık, izlemedik şimdiye kadar.
Özgürlüğü geçtik hadi bir kalem, o olmazsa hiçbiri olmaz ayrı konu, ekmek ve iş de erkeklerin derdi değil demek bu memlekette.
Yaşasın kadınlar. Yaşasın Afgan kadınlar. Utanın erkekler!

İSLAM OYUNLARI!

5. İslami Dayanışma Oyunları Konya’da yapılıyor. 

Çoğu insanın haberi yoktur çünkü, ne tribünlerde insan var izlediğim kadarıyla, ne de yayının yapıldığı TRT Spor Yıldız kanalının başında.

İngiliz Milletler Topluluğu gibi daha dar kapsamlı spor etkinlikleri yapıldığını biliyoruz ama sporcularının bir dine mensup olduğu böylesi bir beynelmilel spor organizasyonu, sizi bilmem bana biraz tuhaf geldi. 

Sporcuların dini mensubiyetlerine bakılarak yarıştırılması kimin fikriydi acaba diye itiraz edeceğim ama, şekilde görüldüğü gibi bu oyunlar 4 kere daha yapılmış başka başka ülkelerde.

Sosyal medyada gördüm, atletin biri yarışa başlayacak, ayağı takozda, bir eliyle ‘istavroz’ çıkartıyor. 

Başka bir yarışta, sporcu koştu geldi, derece yaptı, istavroz çıkararak şükretti yaratıcısına. Tek tük de değil bu örnekler. Çoğu sporcunun devşirme olduğu, farklı bir dine mensup olduğu zaten isimlerinden belli.

Hasılı, organizasyona katılanların tamamı ‘müslüman’ değil. Olmasın da zaten.

Böylesi bir homojenlik bu çağın anlayışı olamaz.