KKM olmadı GES verelim!

Kur korumalı mevduat (KKM) diye bir şey çıkardılar. Mevduat sahibi vade sonunda hem parayı geri aldı, hem korumasını. Ama akabinde yine döviz büfesinde aldı soluğu. Olmadı yani, dövizin hızını KKM kesemedi.

Şimdi daha tuhaf başka bir fren mekanizması buldular.

GES!.. Gelire Endeksli Senet.

Siz bu GES’i alacaksınız. Aldığınız senet Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) veya Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden (KEGM) bütçeye aktarılan hasılat paylarına endeksli olacak. (Ne kaa hasılat, o kaa para!)

İktisat tahsil etmiş adamım, ancak bu kadar izah edebildim.

Mahfi Eğilmez nam ünlü iktisatçı benim kadar uğraşmamış.

Kısaca şöyle (m)izah etmiş durumu:

‘Faize faiz dememek için yaptıklarımızı yazsak roman olur.’

KKM gibi GES’te ilaç olmazsa, yani GES’ini 3 ay sonra nakde çevirip dövize koşan olursa, takımı küme düşsün inşallah, iddia kuponu son maçta yatsın, duşta kafası köpüklüyken sular kesilsin. Amin.

ÖRTÜLÜ FAİZ

Ekonomi haberlerinin sorumlusu olduğum günler.

‘İran’da örtülü faiz’ diye bir haber geldi Ajans’tan.

Sistem şöyle çalışıyormuş: Adam gidiyor bir tanıdığından (gizli tefeci!) borç para alıyor. Parayı kullanıyor. Vade sonunda borcunu ödemeye geliyor.

Aynı parayı geri verse borç verene haksızlık!

Borç aldığı adamın saatini ‘dümenden’ satın alıyor! Parasını ödüyor.

Tam gidecek, dönüyor, adama diyor ki:

‘Sen bana borç verdin, iyilik yaptın, ben sana bir şey veremedim. Bari az önce aldığım saati sana hediye edeyim!’

Anladınız değil mi? Saat parası aslında ‘örtülü faiz’di.

BAKAN UYARMIŞ, ANLAMAMIŞIZ

Bakan Nebati, 21 Aralık 2021’de çıktığı televizyon programında diyor ki:

‘Bu enflasyonun önümüzdeki yıl geleceği noktaları düşününce heyecanlanıyorum. Hani hep dersiniz ya, şöyle bir uyusam da 6 ay sonra uyansam diye. Bir uyuyun 6 ay sonra uyanın. Çok farklı noktalara gideceğiz, çok farklı noktalara.’

21 Aralık 2021’den bugüne, yani 12 Haziran 2022’ye tam beş buçuk ay geçti.

Enflasyon hakikaten çok farklı noktalara geldi.

Siz yukarıdaki lafları tersinden anlamış olabilirsiniz. Hatta ‘15 gün daha beklesek mucize mi olacak, anamız ağladı’ diye diklenebilir, muhalefet yapabilirsiniz.

Ben ne anladığımı söyleyeyim:

Bakan Bey bizi uyarmış, çok sıkı uyarmış hatta!

Yumun gözünüzü demiş, bir nevi ‘göz görmeyince gönül katlanır’ demeye getirmiş. ‘Çok farklı noktalara gideceğiz’ demiş, daha ne desin.

O günlerde durumun bu noktaya geleceğini görmüş ve uyarmış işte.

Uyumayan, gözlerini kapatmayan biziz, kabahat bizde.

1 DOLAR 17 MİLYON

Eski Türkiye’nin daha kötü olduğunu anlatmak isteyen Engin Ardıç köşesinde şöyle yazmış:

‘Dolar 2 lira 80 kuruştu. 1958 devalüasyonuyla 9 liraya çıktı, karaborsa fiyatı da 13 liraya. 1 doların 1 milyon 750 bin lira olduğu günü biliriz.’

1. 1958’de Demokrat Parti iktidardaydı.

2. 1 milyon 750 bin lira olduğu günlerde paradan 6 sıfır henüz atılmamıştı. Hala atılmamış olsaydı 1 doların 17 000.000 olduğunu görecektik.

3. Önce Galatasaray, sonra Boğaziçi bitirdiğine göre bu arkadaş eğitimli biri. Yani olabiliyormuş demek ki, eğitimli de suiniyetli..

3 YIL ÖNCEKİ MEVZU

Erdoğan’ın 2019’da yaptığı bir konuşma yeniden gündem olmuş.

Diyor ki o konuşmada:

‘Bunlara göre dolar 10 lira olacak, enflasyon yüzde 30’u aşacaktı. Bunların hiçbiri oldu mu?’

Olmadı!

Dolar 17 lira oldu, 10 lira olmadı.

Enflasyon yüzde 30’ü aşmadı, yüzde 30’u ikiye, dörde katladı.

Bu acı realiteye rağmen insaflı olalım:

Dolar çok arttıysa sadece Erdoğan mı suçlu?

Enflasyon yüzde 30’u çok aştıysa bir tek Erdoğan mı suçlu?

(Her şeyin sorumlusu olarak bir kişiyi görmek ne demek. Başka birilerinin hiç mi kabahati yok bu gidişatta. Yok mu? Hiç mi yok.)