Mağaradan hiç çıkmayacaktık..

Doğa kendini tekrarlıyor. Güneş doğuyor, güneş batıyor.

Sabah akşam, gündüz gece. Yaz sonbahar kış ilkbahar.

Sosyal hayat da öyle.

Hep tekrarlanıyor.

İki günde bir kayyum atanıyor veya liyakatsiz bir atama yapılıyor.

Saat başlarında gazeteci gözaltına alınıyor, buçuklarda kadın cinayeti işleniyor, çeyrek kalalarda emekli, işçi veya öğrenci eylemine polis müdahale ediyor.

Yazın su haberi yapıyoruz, kışın hava.

Her sene ne olacak bu Fener’in (ve emeklinin) hali?

Noel yaklaşırken ‘kanlı noel!’

(Ruh hastasının biri arabayla noel pazarına daldı ve yılbaşında eğlenmek için dışarı çıkmayı düşünen insan sayısını en az yarı yarıya azalttı.

Bu, daha az harcama, dolayısıyla daha az milli gelir, daha az vergi geliri demek.

Daha mühimi daha az hesap, daha az bahşiş, daha az kazanç demek hizmet üretenler için.)

Kapat parantezi, sapiens, her saat başı, her gün, her ay, her yıl gaddarlığın, vandallığın, caniliğin, en hafif söylemle kaba-sabalığın dibine vurmaya devam ediyor. (Nasıl katletti Narin’i, hem de kendi ailesi..)

Kan, gözyaşı, kin, nefret adeta otomatiğe bağlanmış gezegende.

Gezegenin bilhassa bu taraflarında..

Kullandığımız alet edevata, taşıt araçlarına, iletişim teknolojilerine bakılırsa cilalı taş devri kalmış çok gerilerde.

Ve fakat ‘muasır medeniyet’ hala çok uzaklarda, akıl- izan yerlerde, çoğu insan ‘mağaradan hiç çıkmasaydı keşke’ denilecek seviyede.

(Almanya’da noel pazarına arabayla dalan kişi doktor çıktı. Suudi vatandaşı ama ülkesindeki rejime muhalif. Üstelik ateist, üstelik aşırı sağcı..

Tam islamafobi’nin değirmenine su taşıyacaktık, buyur ayıkla pirincin taşını..)

ÇOK KIVRAK HAREKETLER

Sizi bilmem kafa gitti bende. Epeyce oldu gideli hem de.

Bu değil bir önceki İstanbul seçimi arifesinde ‘Binali’ye mi oy vereceksiniz Sisi’ye mi?’ denmişti. Bu laf çok tepki çekmişti.

Üzerinde çok tepinilmişti. Bilhassa da muhalif kesimlerce.

Oysa bir şey söylemeye çalışılıyordu bize.

Bize dediğim yerelden ulusala, oradan da arşın geneline.

Binali kaybederse, gayri milli kesimler kazanacak demeye çalışılıyordu.

Hesap edemedikleri konjonktürmüş meğer.

Beynelmilel konjonktür!

Şimdi, gelinen noktada ‘katil Sisi gitti, aziz kardeşim Sisi’ geldi.

Sisi bazen iyiymiş bazen kötüymüş demek ki!

Şunu içselleştirelim artık.

Katil deniyorsa katil, aziz kardeşim deniyorsa aziz kardeşim.

Beri tarafına, yani tersine kafa yormamak lazım.

Bu nevi ‘beynelmilel münasebetler manevraları’na takılanın, şu fakir gibi

kafası gider.

Yarınlarda ‘şu CHP zihniyeti aziz kardeşim Sisi’ye katil demişti vakti zamanında’ denirse, lütfen ona da inanın.

Bu hususlarda asla ve kat’a kafa yormayın.

Ey Amerika deniyorsa ey Amerika! Dostum Trump deniyorsa dostum Trump!

Salın kendinizi. Bırakın rüzgara. Bırakın güneş içeri girsin.

Çelişki yakalayacağım diye yormayın nadide zihninizi, sıkmayın dimağınızı, aklınızı, mantığınızı, sağduyunuzu.

Hayatınız bugün öyle dedi, yarın bunu dedi çetelesi tutmakla geçti.

Peki elinize ne geçti?

Kimi ikna edebildiniz. Boşu boşuna kendinizi ziyan ettiniz.

Uyun tavsiyeme. Depresyon, anksiyete, stres, obsesyon uzak dursun nazik bünyelerinize. (Benim kafa gitti, siz kaçın kurtarın kendinizi.)