Makamdaki fotoğraflar...

Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın makamındayız.
Baktım makamda 3 şahsiyetin devasa fotoğrafları var.
Bir, Mustafa Kemal Atatürk.
İki, Yıldırım Beyazıt.
Üç, Recep Tayyip Erdoğan.
Ülkenin kurucu lideri, ilçeye adını veren padişah ve mevcut cumhurbaşkanı.
Kimse diyemez, şu resim niye yoktu diye.
Hafta sonunda bana göre bir haber güme gitti. Yeteri kadar ilgi görmedi.
Oysa çok önemliydi.
Önemli birinin kendini önemsiz göstermesi açısından önemliydi. (Cümleye bak cümleye!)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, yemin edip göreve başladıktan hemen sonra şu açıklamayı yaptı devlet memurlarına:
'Odalarınızda benim resmimin olmasını istemiyorum. Devlet başkanı ikona değildir, idol değildir. Oraya benimki yerine çocuklarınızın fotoğrafını asın ve ne zaman bir karar alacak olsanız onların gözlerine bakın.'
Adamı komedyen falan diye küçümseyenler olmuştu. Bence 'Türk ve Dünya İdare Sistemi'nin başka türlüsünü görmediği bir şeyi, küt diye söyledi.

ÜLKESİNE DÖNEBİLEN SIĞINMACI!

Ramazan Bayramı'nı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyeliler, Kilis'teki Öncüpınar sınır kapısından geçer geçmez sevinçten koşmaya başlıyormuş. Ee ne de olsa insanın doğduğu topraklara hasreti baki.
Okuduğum haberde, 7 günlük sürede 7 bin Suriyelinin bayram nedeniyle ülkesine gittiği yazılıydı. Bayrama daha 10 gün var. 10 bin kişi daha ülkesine gidecek demek ki.
Çalışan Suriyeli nüfusu dikkate aldığımızda bayrama doğru ülkesine dönen kişi sayısı katlanarak da artabilir.
Yanlış anlaşılmasın lütfen. Kimsenin ülkesine gitmesine, geri dönmesine falan laf söyleyecek ne yetkimiz var, ne mezuniyetimiz var.
Değerli gazeteci arkadaşım İsmail Saymaz, şunu yazmaktan imtina etmemiş ama:
'Ülkesine tatile gidip geri dönebilen, dünyanın en tuhaf göçmen/ sığınmacı dalgası...'
Bu bir 'tuhaflıksa' bu tuhaflığa izin vermeyen ülke oldu. Mesela Almanya. 2017 Eylül'ünde bir bayram öncesi ülkesine giden 100 sığınmacıyı sınır dışı etti. Gerekçe şöyleydi:
'Ülkesine dönebiliyorsa sığınmacı değildir!'
Bizim kuşak, 'sığınmacı/ mülteci' konusunu iyi bilir.
12 Eylül'den sonra içinde sanatçı, bilim insanı, gazeteci vs'nin de olduğu bir yığın insan can güvenliklerinin olmadığı, ülkede fikir hürriyeti bulunmadığı gibi gerekçelerle Avrupa ülkelerine sığındı. Hatırladığım kadarıyla da uzun yıllar geri dönemediler. Ülkenin normalleşmesini beklediler.
İnsani açıdan asla karşı değilim. Ve fakat 'ülkesine tatile gidebilen mülteci' lafının tuhaflığını da kabul ediyorum.

ZAFER SEMADAN GELECEKTİR!

NASA'nın 2020'de Mars'a göndereceği Atlas roketinin içindeki 'chip'e isim yazdıran Türk sayısı 1 milyon 441 bin 808 oldu..
Sayı dünya genelinde 3 milyon 653.082. (Cuma günü TSİ 15.13)
Uzayla, uzay madenciliğiyle, kara delik keşfiyle, uzaya roket gönderme, aya ayak basma gibi konularda zayıf olsak da, bir yerlere isim yazdırma konusunda necip milletimin ne kadar mahir olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Hezarfen Ahmet Çelebi'nin torunlarına, 'istikbal göklerdedir'i şiar eden millete de bu yakışırdı.
Meraklısına: Koskoca Amerika 443 bin 777'de kalmış. Amerika'ya bir milyon fark atmışız.
Allahım kibre bulaştırma bizi, şımartma...