Hava Durumu

Mesafeli olamayız!

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2020 08:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.05.2020 08:14

'Hiç mi yok!' bir Türk sorusudur. 'Yok' cevabı üzerine söylenir.

Şöyle versiyonları da vardır:

'Akşamki oyuna 2 bilet lütfen'

'Efendim bilet kalmadı'

'Hiç mi kalmadı!'

Aslında 'kalmadı', 'yok', 'bitti' gibi sözcükler kesinlik ifade eder, yoruma açık değil. Bunları duyduğu halde 'ısrarkeş' takılan adamın, ya lafa güveni kalmamış, ya da bir bildiği var:

'Efendim hiç yok'

'Bize de mi yok!'

İki kere başıma geldi. Hiç yer yok denilen mekana girdim. Hem de yukarıda anlattığım teknikle. 'Hiç mi yok, bir şeyler yapamaz mısınız?' falan diyerek.

Ortaya masa attırmışlığım var! Orada aslında masa olmaması lazım. (Garsonlar cepheden karşı karşıya gelince yan dönerek ancak ilerleyebiliyorken, bizim masa geri geri giden ve birbirine yol açan garsonlara vesile oldu.)

Söz ettiğim bu 2 seferde de masalar birbirine 'yanaşık düzen', 'yapışık düzen', veya 'bitişik nizam' mesafesinde. Müşteriler dip dibe. Hatta diz dize, göz göze! Yan masadaki muhabbet 'kulak dikizi' menzilinde.

Hasılı yan masayla muhabbet, mecburiyet!

O kadar ki, akşamın ilerleyen saatlerinde bizim kız arkadaş, yan masadaki kızla sarılıp ağlaştı. (Kaynanası az cadı değilmiş, yazık!)

Bu kadar muhabbeti bilin bakalım ne için yaptım?

'Normalleşmeye hazırlanma' döneminde açılacak restoranlarda menü kalkacakmış, bahşiş bile elektronik ortama taşınacakmış ve en mühimi..

Masalar birbirine uzak olacakmış, mesafeli olacakmış ya, ondan!

Ofis olarak Merve'nin doğum gününü kutlamaya gideceğiz mekana, 16 kişiyiz!

Yeme içme kültürümüzün başka bir folkloru olan 'masa birleştirme' ameliyesi hayata geçirilmeyecek mi yani?

ATARIZ KENDİMİZİ ATEŞE!

Normalleşme adımları atılıyor ya yavaş yavaş. Viagra çıktığında ilk denemeyi yapan ve gazeteye izlenimlerini yazan Refik Erduran gibi, bizim Namık Göz'de ilk 'normalleşme' adımlarını atmış.

AVM'ye gitmiş alışveriş yapmış.

Berbere gitmiş, tıraş olmuş.

Parası olsa içeri girecek, bankaların önünden geçmiş!

Ve en mühimi evde yazma işini bırakmış, yazı yazmaya gazeteye gitmiş.

İyi haber veren kaynakların bildirdiğine göre, bunu da sırf neredeyse hücrelerinin derinliklerine kadar işleyen, artık onun için adeta bir yaşam şekli haline gelen 'muhabirlik' nosyonu nedeniyle yapmış.

Normalleşmeyi yaşayacak ki, okuyucusuna aktarabilsin.

Bizim mesleğin maalesef böyle de bir arıza durumu var.

Namık'ın yaptığı ne ki...

Vakti zamanında kadınlar için 'prezervatif' üretilmişti.

Piyasada tutacak mı? Kadınlar bu yeni ürünü benimseyecek mi?

TİME muhabiri bir kadın kullanmış ve izlenimlerini yazmıştı.

Yani denenmemişi denemek, ilk kez görmek, ilk kez yaşamak, doğrusu kendini haber uğruna bir nevi ateşe atmak, bizim mesleğin cilvelerinden..

ÇIKMA OLSUN, DÜŞME OLMASIN!

Voleybolda ligler tescil edildi. Düşme yok, çıkma yok. Neyse o.

Basketbolda da aynısı. Sezon iptal. Şampiyon yok. Düşme kaldırıldı.

Peki ya futbol? Ya futbolda da aynısı olursa!

Bu aşamada bir önerim var. Size uçuk gelebilir, şöyle:

Kimse düşmesin. Ama alt liglerde çıkma kotasında olanlar, çıksın.

Kimler çıkabilir bilmeden yapıyorum bu öneriyi!..

Şu anda baktım, Hatay, Erzurum ve Bursa çıkmayı hak eden kotada.

Yani ilk 3'te. Adana Demir, Akhisar ve Karagümrük de 'play-off' kotasında.

Bu 3 takım, bu öneriye sanırım itiraz etmez. Seneye bu takımlarla uğraşmak zorunda kalmayacakları için sevinirler hatta.

(Sizce kaç sempatik yalan attım bu yazıda!)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.