Hava Durumu

Millet aç değil mi!..

Yazının Giriş Tarihi: 31.05.2022 08:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.05.2022 08:15

Erdoğan, ‘vicdansızlık yapmayın, aç kalan falan yok’ dedi.

Vatandaş, taze ekmek yerine, daha ucuz bayat ekmeği alıyorsa, tabii ki aç değil.

Ya da geçen fotoğrafını gördüm, günlük poğaça 4 lira, ‘dünkü poğaça’ 2 lira.

Dünkü poğaçayı alan, tabii ki aç değil.

Canın dondurma çekti, alma, dondurma karın doyurmaz. Canın incir çekti, alma, incir karın doyurmaz. Canın karpuz mu çekti, bak artık dilim dilim satılıyor, karpuz karın doyurmaz ama yemedim demezsin en azından.

Boş baklava, boş tost falan, bu haberler biraz abartılı.

Ama ahali kendi rakısını kendi yapıyor, 25 liralık sigara yerine merdiven altı üretimi 12 liralık sigara içiyor. Bunları bizzat yaşıyor, her gün görüyoruz.

‘İhtiyaçlar skalası’na göre gidelim. Belki ‘gerçek açlık rakamları’ oradadır.

Beslenme, barınma, hijyen, eğitim, kültür, eğlence.

Kaç kişi, karbonhidrat, protein, vitamin dengesini gözeterek besleniyor?

Kaç kişi camından hava üfüren, çatısı akan, duvarı rutubetli evlerde oturuyor?

Ülkede kaç kişi elektrik faturasını, doğalgaz faturasını ödeyebiliyor?

Kaç kişi kredi kartından batık halde?

Önümüz yaz, kaç kişinin tatil planı var? Kaçı yurtdışında tatil yapabilecek?

Kaçı, kitapçı rafında gördüğü kitabı alıp okuyabilecek?

Kaçı, yeni bir film izlemeye ailece sinemaya gidebilecek?

Kaçı kendine veya bir aile bireyine yeni bir kıyafet aldı, son bir ay içinde?

Bu ve benzeri ihtiyaçlardan mahrum olmak da bir tür açlık, yoksunluk, yoksulluk değil mi?

Yoksa biz de biliyoruz, her belediyenin aş evleri var, ‘git giyin çık’ ikinci el kıyafet mağazaları var. Belediyelerin ihtiyaç sahiplerine halı, televizyon, çekyat, buzdolabı vs yardımları bile var.

Norveçli veya Japon turist sadece maaşını cebine koyduğu anda bu ülkeye tatile gelebiliyor, ama bizim emekli komşu vilayete bile gidemiyor sınırlı bütçesi sebebiyle.

‘Millet aç’ diyenler büyük ihtimalle bu büyük yoksulluğu kast ediyor bence.

MESLEK AHLAKSIZLIĞI..

Kışın ortasında elektriksiz kalan Isparta, bu kez de bir konser iptali sebebiyle Türkiye gündeminde.

Bir siyasi duruşu tavrı falan olduğundan değil, sadece kılık kıyafeti nedeniyle konseri iptal edilen Melek Mosso’nun yerine, herhangi bir siyasi duruşu ve tavrı olmayan, kılık kıyafet muhabbetinde de Melek’ten pek geri kalmayan Seda Sayan konser verecekmiş.

Kılık kıyafetle ahlak sorgulanmaz.

Kişinin ahlaklı olup olmadığı üzerindeki kıyafetten anlaşılmaz.

Ve fakat tüm dünyanın ‘meslek ahlakı’ diye tanımladığı, üzerinde anlaştığı bir kavram var. Bu topraklarda ‘komşu esnaf henüz siftah yapmadı’ diye müşterisini ona gönderen ‘ahi geleneği’ var.

Sudan sebeple konseri iptal edilen meslektaşının yerine konser vermeme, O’nunla dayanışma içine girerek konser teklifini reddetme hususu, tam da bu örnek olay ve kavramın konusu. Seda Sayan konser teklifini kabul ederek çapını ortaya koydu!

Ele mezura alıp göğüs dekoltelerini ölçeceğimize, asıl buna bakalım milletçe.

YOGA, YOK ARTIK YA!

Eskişehir’de bir parkta yoğa yapanlar CİMER’e şikayet edilmiş.

Güvenlik görevlisi gelmiş parka, yoğa yapanları engellemiş.

Haber yasağı, gösteri ve yürüyüş yasağı, sosyal medyaya sınırlama, konser yasağı, gece 1’den sonra müzik yasağı, festival yasağı derken iş nerelere geldi.

Bunun bir tık ötesi şu galiba.

1. Yürüyordunuz sanıyorum: Hayır duruyordum, ayağım uyuştu iki adım attım.

2. Siz şarkı mı söylüyordunuz: Hayır ıslık çalmaya çalıştım çalamadım, şarkıyla türküyle işim olmaz, yanlış anlamışsınız memur bey.

3. Eteğiniz diz üstünde, neden böyle: Valla evden çıkarken diz hizasındaydı, az önce yemek yedim karnım doyunca göbek bölgesi bombe yapmış.

(Yoğa yapanlara müdahale nedir ya!?)

HABERE CEZA VERİLDİ!

RTÜK, ana muhalefet liderinin laflarını yayınladı diye 4 kanala para cezası kesti.

KK eleştirmek istediği kurumların önüne gidiyor ya, RTÜK’ün önüne gitmek yetmez, çadır kurup bir hafta oturmalı..

Bu cezanın düşünce özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne, düşünceyi yayma özgürlüğüne, hasılıkelam Anayasa’ya aykırı olması hususu ayrı.

Üzerinde çalışılan ‘sosyal medyaya kısıtlama’ muhabbeti de hayata geçirildiğinde, kimsenin konuşamadığı, kimsenin yazamadığı bir ülke haline geleceğiz.

Başka deyişle ‘taşların bağlandığı köpeklerin salındığı’ bir seçim süreci bekliyor herkesi.

Ne yapsın ahali, 12 Eylül öncesi olduğu gibi duvarlara mı yazsın!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.