Hava Durumu

Mübadele insanları

Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2019 08:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2019 08:56

96 yıl önce... Lozan Barış Anlaşması'ndan hemen sonra. Sayılara dikkat lütfen! Anadolu'da yaşayan bir milyon 200 bin Ortodoks Rum Yunanistan'a, Yunanistan'da yaşayan 500 bin Müslüman Türk de Türkiye'ye 'göç' etmek zorunda bırakıldı. Zorunlu göç!?
Yani yaşadığı topraklardan söküldü bu insanlar, bilmedikleri bir coğrafyada ikamete zorlandılar.
Bir nevi siz oraya, biz buraya durumu.
Acı hüzün ve keder veren, anavatanları olan çocukluklarına hasret yaşayıp öldüler.
Bursa, 'mübadil' sözcüğünün anlamını en iyi bilen kentlerden biri.

'Mübadil torunları' ile dolu bu kent.
Nilüfer Kent Tiyatrosu sezonu 'Hayali'nin Hayali' isimli oyunuyla açtı. Girişten de anlamışsınızdır, oyun 'mübadele insanları'nı anlatıyor: Görükleli, Gölyazılı, Mudanyalı Rumları. Giritli Türkleri! Oradan buraya- buradan oraya insan taşıyor, gemiler- vapurlar.
Ve biri bir fırtınada batıyor, kurtulanlar sözde 'lanetli' bir 'ada'ya çıkıyorlar. Az önce annesini denizde kaybeden Taci isimli çocuk da kurtulanlardan biri.
Tesadüf, aynı adaya kriminal bir olaydan dolayı bir grup Rum da kaçıyor ve...
Hepsi mübadil, hepsi aynı kültürle yoğrulmuş ve fakat dilleri ve dinleri ayrı iki grubun önce çatışmalarına, akabinde kaynaşmalarına tanık oluyoruz.
'Hikaye', büyüyüp 'gölge oyunu' ustası olan Tacettin Bey'in (Bizim küçük Taci) gözünden ve dilinden anlatılıyor...
Moda deyimle daha fazla 'spoiler' verirsem, izleyici, Kent Tiyatrosu'nun bu sezona damga vurması beklenen bu muhteşem oyununu izlemekten cayabilir. Burçak Çöllü'nün yazdığı, Yiğit Sertdemir'in yazılmasına önayak olduğu ve yönettiği 'Hayali'nin Hayali', birkaç küçük dokunuşla, sarkan ve uzayan bazı bölümlerin 'daha kompakt' hale getirilmesiyle, 'başyapıt' olmaya aday bir oyun. Çünkü konu çok kadim, çok evrensel.
Geri planda mübadele ve insanları, yakın planda yanıbaşında annesi boğulmuş bir çocuğun haleti ruhiyesi. Bir denizin her iki yakasına da ait ama mübadele sonrasında her iki yakada da tutunamayan insanların dramı. Buradan gidenlere 'Türk piçi' oradan gelenlere 'Rum tohumu' dendiğini başka kaynaklardan okuya- geldik...
Kendisi de bir mübadil çocuğu olan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem'in ve Nilüfer ve tiyatro sözcüklerini adeta birbiriyle özdeşleştiren efsane eski başkan Mustafa Bozbey'in şahsında tüm emeği geçenleri canı gönülden kutluyorum. Travmatik bir hikayeyi şölen tadında izlememize vesile oldukları için...

İYİMSER OL, KALBİNİ KORU

250 bin kişiye ait verilerin bulunduğu 10 araştırmanın sonucuna göre...
İyimser bakış açısına sahip kişilerde kalp ve damar hastalıkları riskinin, kötümserlere oranla yüzde 35 daha az olduğu tespit edilmiş.
Araştırmada daha çok sayı, oran, rakam falan veriliyor, kötümserlerin 'tahtalıköy'e iyimserlere oranla yüzde 14 daha yakın olduklarından falan da söz ediliyor ama...
İyimser olmanın ülkeden ülkeye değiştiğine hiç değinilmemiş.
Bizim gibi ülkelerde, azıcık kafası çalışan, birazcık aydın biri, hafif okuma yazması olan, olaylara yüzelsel de olsa sorgulayarak bakan biri nasıl iyimser olabilir ki?
Gelişmekte olan ülke insanı için bir parantez açılmalıydı bu araştırmada ve en azından şu 'rezerv' konmalıydı.
Önünüze haber diye konan her şeye inanın. Kaygılı kişilik olmayın. Misal enflasyon tek haneye (9.2) düştü dediklerinde, 'Nasıl ya yağlı peynir gördüm kilosu 84 liraydı, kalem pirzolanın kilosu 130 liraydı' diye bırkalamayın. 'Elektriğe zam, doğalgaza zam, çaya zam, şekere zam, süte zam, bu düşen neyin nesi' diye diklenmeyin.
Kalp sağlığınız bizim için önemli!?

FAY HATTI GAY HATTI...

Abdurrahman Dilipak depremle eşcinsellik arasında bir bağ kurmuş. Bir yazı yazıp eşcinsellik olmasaydı deprem olmazdı demeye getirmiş. Çarşı karışmış haliyle. Ne alaka diye!
Bence çok alaka! Sen demirden çal, çimentodan çal, bilhassa kamu binalarını yaparken çala çala ucuza getir, sonra en hafif depremde yerle bir olmasına vesile ol.
Bir 'iplik' var bence de bu işte.
İp ne diye sorma! Bilinçli tashih var, 'ne' bilhassa yok edilmiş tırnak içinde!

KENDİSİ İLE KEDİSİ

Sosyal medyada gördüm. Kayserili'nin biri kedilere lens takıp Van kedisi diye satıyormuş. İlk bakışta sahtecilik, dolandırıcılık, kandırıkçılık gibi duruyor ama bana kalırsa bu iş artistik!
Bakın Türk dizilerindeki boylu poslu yakışıklı erkeklere, fidan gibi fizikle ortalıkta salınıp gezen hanım kızlara. Alayı yutturmuyor mu kendisini, Van kedisi gibi...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.