Ankara'nın yeni büyükşehir belediye başkanı Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna oldu.
Bu satırları da henüz oylama yapılmadan yazıyorum.
Türkiye tipi demokrasilerde yaşamanın kolaylığı işte.
Ama asıl niyetim 'seçim yerine atama'nın geçerli olduğu bu süreci eleştirmek değil.
Bir tür fikri takip...
Ankara'nın 'devrik' belediye başkanı Melih Gökçek, makamdaki ömrünü uzatmaya çalıştığı günlerde Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme yapmış, görüşmenin içeriğini de Twitter marifetiyle...
'Saray'ın karşısına yapılacak müze konusunu konuştuk' diye açıklamıştı.
Malum, devlette devamlılık esastır.
Merak ediyoruz kamuoyu olarak, yeni başkan Mustafa Tuna bu müze işine devam edecek mi diye.
280 milyon silah
ABD'nin Teksas eyaletine bağlı bir kasabada, pazar ayini yapılan kilisede 26 kişinin ölümüyle sonuçlanan anlamsız katliamı şu sayıların ışığında yorumlamak gerek.
Ülkenin nüfusu 323 milyon.
Bireysel silahlanma sayısı ise 280 milyon.
Bu ne demek?
Silah edinmeleri mümkün olmayan bebek, çocuk ve çok yaşlı nüfusu çıkardığında, hemen hemen herkesin en az bir adet silahı var demek.
Kıyaslama için 'at, avrat, silah!' gibi mottoları olan necip Türk milletine bakalım bir de.
Ülkemizde ruhsatlı silah sayısı sadece 2.5 milyon.
Gerçi ruhsatsız silah sayısının ruhsatlı silah sayınının iki katından bile fazla olduğu da ayrı vaka. Dolayısıyla 5 milyon daha ekleyelim sayıya ve yuvarlayalım, 8 milyon silah var diyelim.
Ne oldu kabaca.
80 milyonda 8 milyon.
Buna göre, 10 kişiden sadece birinde silah var Türkiye'de.
Başka türlü bir sosyoloji
ABD göçmen ülkesi. Amerikalılar doğdukları ülkelerde tutunamayan, bir biçimde okyanus aşarak yeni bir ülkede hayat arayan, maceracı, iddiacı, dilim varmıyor söylemeye ama 'tırnak içinde' ipten kazıktan kaçmış dedelerinin genlerini taşıyorlar. (Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, istediğin kadar uğraş çocuk denen insan canlısı ne yapar eder soyuna çeker!)
Hasılı, adamlarda okul basıp masum öğrenci arkadaşlarını katletmek gibi folklorik özellikler var. Gözünüzü kısıp geçmiş ana haber bültenlerini düşünün.
En az 20-30 bu tür katliam haberi hatırlarsınız.
Sözün özü, böyle bir ülkenin yöneticisi iseniz, ilk yapacağınız işlerden biri, marketlerde peynir-ekmek gibi silah satılmasını engellemek olmalı.
Da, işte yok mu o silah lobileri, silah tekelleri, silah kartelleri.
Dünyanın içine ettikleri gibi, kendi ülkelerinde de masum insanların kanlarını paraya tahvil ediyorlar.
Üstelik sağ ve sığ gelmiş geçmiş tüm başkanlar bu durumu 'bireysel özgürlük'müş gibi ele alıp savunuyorlar.