Hava Durumu

Müzmin yalanlar ülkesi...

Yazının Giriş Tarihi: 25.08.2020 08:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.08.2020 08:02

O saat unutulup, yenisine bakılan yalanlar en çok medya ve sosyal medya aracılığıyla yayılıyor memlekette. Doğrusu neymiş diye araştıran, fikri takip yapmayan bir basının olmaması, bu yalanları atanların en büyük sermayeleri.

Buyurun şu televizyon haberine.

'Bir rüya daha gerçek oldu. Türkiye'nin ilk yerli yolcu uçağı için kritik bir viraj daha dönüldü. Uçaklardan ilki 2019'da Türkiye semalarında yolcu taşıyacak. Dışa bağımlı olunmayacağı için bilet fiyatları ucuzlayacak.'

Ülkede kimsenin 'nerede bu yerli ve milli yolcu uçakları' diye boyunları tutulacak kadar süreyle kafalarını semaya kaldırdıklarını, olmadı gözleriyle ufku taradıklarını falan sanmıyorum. Çünkü dediğim gibi bu tip ve tür haberlerin amacı,'an'ıkurtarmak. Matbuat alemi balık hafızalı olduğu için anımsayan da kalmaz,bir, bilemedin 2 gün sonra. Ne günü, belki de 1-2 saat sonra!

Ama yalanlar berdevam!

İstanbul'un şehreminisi Ekrem İmamoğlu, 32'nci Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışlarına start vermek için tekneye binmiş.

Bir takım troller bu haberi şöyle servis etmekte zerre tereddüt etmemiş:

'Pazar pazar İBB yatıyla çoluk çocuk yolculuk nereye Ekrem Bey?'

Adam sanki pazar günü çalışmıyor da, mahdumlarını, kerimesini, zevcesini yanına almış, maaile yat gezisine çıkmış!

33 senedir medyanın, son 10-12 yıldır da sosyal medyanın içindeyim.

Yalansız bir gün, bir saat geçtiğini görmedim!..

30 AĞUSTOS

30 Ağustos kutlamaları da korona sebebiyle yasaklanmış. Yasağı koyanlar bu milleti zafer bayramında şapır şupur öpüşecek sanıyor olmalılar!

Ayasofya'yı ibadete aç, izdiham olsun.

İstanbul'un fethini kutla, izdiham olsun.

Çocukları sınıfa, velileri okul bahçesine topla sınav yap, izdiham olsun.

Ama 23 Nisan'da, 19 Mayıs'ta, 30 Ağustos'ta aklına korona gelsin!

Covid 19'un önemli günler ve haftalar gibi bir eylem planı var galiba, bizim bilmediğimiz.

Neyse, bizim için en iyisini devlet büyüklerimiz bilir deyip geçelim.

BAŞKAN'IN DİPLOMASI

Devlet büyüğü demişken, ABD Başkanı Donald Trump'un ablası Maryanne Trump Barry'nin lafları geldi mi kulağınıza? Abla kardeşi için 'Prensipleri olmayan bir yalancı' demiş. Prensipleri olan yalancı tanımadığım için konunun bu kısmı üzerinde durmadım, ama abla dur-durak bilmiyor suçlamalarında:

'Bu varya bu!' demiş 'Bizim Pelüş Kafalı! Bu Pensilvanya Üniversitesi'nin sınavına kendisi girmedi. Parasını verip yerine başkasını soktu.'

Adam ABD başkanı olmasa 'aile içi mesele' de, geç!

Bunları nereden biliyorsun derseniz, yeğen Mary'nin yazdığı kitaptan.

Okumayı sevmeyen biriyseniz, kitabın adı bile eziyet gibi gelebilir özünüze:

'Çok Fazla ve Hep Yetersiz: Ailem Dünyanın En Tehlikeli Adamını Nasıl Yarattı?'

Oku oku bitmiyor, tam 12 kelime. Yeğen Mary, kitabım okunmasa bile en azından başlığı okunsun fikrinden gitmiş herhalde.

Bizde politikacı yakınlarıniye yazmaz böyle eğlenceli şeyler!

(Açık toplum olmak böyle bir şey, ne dersen de.)

LUKAŞENKO SONBAHARI

ABD'den çıkalım, Avrupa'ya gelelim. Ama önce şu olayı anımsatarak.

George Floyd isimli siyahi delikanlı polis tarafından boğazına basılarak öldürülmüş ve olay tüm eyaletlerde infiale ve nümayişlere sebebiyet vermişti ya. Trump o günlerde valileri gösterilerde yeteri kadar sert olmamakla, önlem almamakla suçlamıştı. O suçlamaya Houston Emniyet Müdürü (Ki kendisi de bizzat yürümüştü o gösterilerde, evet yanlış okumadınız, yürümüştü!) Art Acevedo kibarca 'kapa lan çeneni!' diye tepki göstermişti. (Shutup bu manaya geliyor benim lugatta!)

Bir polisle bir başkan arasındaki bu muhabbetten geliyoruz asıl konumuza.

Yani Belarus'a.

Seçime hile karıştırdığı için yüzbinlerce insanın alanları doldurduğu ve tepki gösterdiği, yıkılmak üzere olan Lukaşenko, elinde silah üzerinde çelik yelekle gelmiş sarayına!

Kendisini korumakla görevli polislerin, alkış- kıyamet, destek sloganları eşliğinde.

Buyur, Avrupa'nın göbeğinden hakiki ve çarpıcı bir soru size:

Polis halkın polisi mi olmalı, sarayın polisi mi?

Kolombiyalı meslektaşım, Nobelli yazar Gabriel Garcia Marquez' Başkan Babamızın Sonbaharı' kitabını, Lukaşenko için yazmadı.

Tanımaz etmez zaten!

'Lukaşenko sonbaharı görebilir mi acaba?' diye düşünen, gıybet yapan, fitneye yazılan benim saksı!..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.