Hava Durumu

Ne yazmalı, nasıl yazmalı!

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2020 07:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.07.2020 07:49

Balığın habitatı su. Sudan çıktığında ölümle burun buruna geliyor.

O an yaşadığı, şaşkınlık değil, ölüm korkusu.

'Sudan çıkmanın şaşkınlığı', balığa özgü değil, insana özgü.

'Amfibi' yaradılışlı olduğum için sudan çıkmanın şaşkınlığı da benim gibilere özgü. Habitatım değişti çünkü!

Ee hayat devam ediyor, yazı hayatı.

İlk iş sordum bir arkadaşa, 'Buralarda gündem ne bu aralar?' diye. 'Ayasofya!' dedi. Ohoo, o biz tatile giderken de öyleydi, hala mı öyle.

Bir ara kendi konu bulamama gerilimimi paylaşma oyunu oynardım o zamanlar 5-6 yaşında olan, yani küçük olan büyük kızımla.

'Bir konu söyle onu yazayım da eve geleyim' dedim bir seferinde telefonda.

O da az düşündü taşındı ve 'Susurluk'u yaz' dedi.

Sonra bu oyuna dönüştü aramızda, 5-6 kez sordum hep aynı yanıt:

Susurluk'u yaz!

Çocuk da haklı. Ne zaman televizyonu açsa, Susurluk aşağı, Susurluk yukarı.

Şaka dedik ama değil galiba. Çünkü gazeteler 2-3 sene Susurluk yazdı, televizyonlar 2-3 sene Susurluk konuştu.

'Yangında ilk kurtarılacak malzeme' gibi olmuştu Susurluk konusu.

Benim gibi konu bulmakta zorlanan üretim kabızı yazarlar için de 'İhtiyaç anında camı kırınız' malzemesi.

Tatile giderken gündem Ayasofya'ydı, dönüşte yine Ayasofya muhabbetine toslayınca, bu ülke siyasetinin de sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını şaşırdığı zamanlarda hep aynı konulara sarıldığını düşündüm.

Gündem üzerine üzerine geliyorsa, ahali bıdı bıdı etmeye başlamışsa, 'beni değil buyurun bunu konuşun' diye ortaya kullanışlı bir konu atmak, Türk siyasi hayatının en mühim folkloru olmuştur, sadece bugün değil, on yıllardan beri. Kimi hassasiyetlerin ihtiyaç anında mütemadiyen gündeme taşınması ve kaşınmasını yarım aklımla ben bile anlayabiliyorum.

Terör gibi, din gibi.

İSTİFA-İSTİFADE...

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Afyon'da 15 Temmuz'la ilgili bir panelde konuşurken 'Darbeye karışmış insanların' affedilmesi gerektiğini söyleyince çarşı karışmış. İstifasını isteyen isteyene.

Yaramış akabinde 'karışmamış diyecektim dilim sürçtü karışmış dedim özür dilerim' falan dedi ama bu düzeltme istifa isteyenleri kesmedi.

Olayın bu kısmı beni ilgilendirmiyor. Konu önüme geldiğinde rastladığım demeç şöyleydi:

Yaramış: 'Cumhurbaşkanı isterse istifa ederim. Kendim istifa edersem saygısızlık olacağını düşünüyorum!'

Gazeteci İsmail Saymaz bu durumu şöyle yorumlamış:

'AK Parti iktidarında istifa müessesesi ortadan kalkmıştır. İstifa ettirilme müessesesi vardır.'

Anımsarsanız eğer, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da istifa edememişti. Etmişti ama ettirilmemişti.

Hasılı 'İstifa tek taraflı bir müessesedir' denirdi ya öteden beri.

'Tek taraf' lafına konsantre olun!

Kimin istifa edeceğine bile, 'bir kişi' karar veriyor bu ülkede.

ÜVEY ANNEM NİCOLE KİDMAN!

Dürüst tabiatlı ve ahlaklı yetiştirilme gayreti nedeniyle benim matematik şu formülü anlayamadı, idrak edemedi:

Diyanet: Üvey kız dedeye helal!

Misalle anlamaya çalışalım:

Nicole Kidman dururken ben anasına talip oluyorum!

Nicole de babama kalıyor!

Örneği kendim gibi yakışıklı, Nicole gibi bir güzelden verdim, onun anası ile benim rahmetli babam olayı karikatürize etsin diye.

(Üvey kızım aynı zamanda üvey annem oldu fark ettiyseniz!)

Gayet iyi biliyorum ki, Diyanet'in kastettiği bu değil. Onların kafası, erkek ile genç kız arasındaki yaş farkına takılı. Başka deyişle, 'çocuk gelin' sorununun çözümünden ziyade dini manada yasallaşmasına.

Diyanet böyle inciler saldıkça, eski inciler de gündeme taşınıyor. 'Sol elle yemek şeytanlık' gibi. Memleketin solakları da vergi veriyor ve Diyanet kadroları maaşlarını bu vergilerden alıyor demeyeceğim. 'Diyanet'te hiç solak yok mu acaba?' sorusu, bana kalırsa daha yakıcı!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.