Hava Durumu

Netekim, yavşak, züppe vs..

Yazının Giriş Tarihi: 01.09.2024 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.08.2024 23:06

Vakti zamanında, döneminde başbakanlık yapmış rahmetli Mesut Yılmaz’a ‘yavşak’ denmişti. Gündem anında değişmişti.

Tahmin ve takdir edersiniz ki, ‘yavşak’ sözü üzerinden hakaret davası açıldı.

Bakıldı edildi meğer yavşak o kadar da kötü bir şey değilmiş.

Sevimli mi sevimli, sempatik mi sempatik ‘bit yavrusu’ymuş.

Bit de olsa yavrusu sevimlidir diye şey ettik, milletçe..

O dönemler nasıl sert polemikler olurdu ama işin içine hakaret girmezdi.

Her hatip, sayın demeden konuşmazdı.

Sayın Demirel, Sayın Ecevit, Sayın Yılmaz, Sayın Çiller..

Bu demek değildi ki, o dönem kimse kimseye azot atmıyordu, herkes pür ve pak siyaset yapıp devrini tamamlıyordu.

En büyük misal Cumhurbaşkanlığı da yapmış rahmetli Süleyman Demirel’e ‘Çoban Sülü’ denmesiydi. Başlarda hakaret olarak söylenmiş bu laf, ilerleyen yıllarda avantaja dönüştü. Herkes lakap konusunda bu kadar şanslı değildi.

İnternet belleğini az zorladım misal şöyle isimler ve lakaplar geldi gözümün önüne.

‘Fırıldak Kubi’ diye bir milletvekili vardı parti değiştirme rekortmeniydi. (6 sorti)

Deniz Baykal’a yanakları al al bir çocuk olduğu için öğrenci arkadaşları domates lakabını uygun bulmuşlar. O domates siyaset eylediği yıllara kadar taşındı.

Komando Ayvaz diye bir siyasi vardı, ne yapardı ne işler çevirirdi, şimdi anımsamıyorum.

İnternet turuma gaz verdim, Mesut Yılmaz’a da 28 Şubat sürecinde ‘Onbaşı Mesut’ lakabı takıldığına rastladım. Bunu net anımsamadım, pek tutmamış galiba.

Ama misal şu laf bir dönemin simgesi gibi oldu:

‘Netekim!’

12 Eylül’ün diktatörü Kenan Evren ‘nitekim’ diyemiyor, ‘netekim’ diyordu.

Ve bunu TV’de, miting meydanlarında sık sık tekrarlıyordu.

Adam kendi kendine lakap taktı resmen.

Eleştirinin bugünlerden bile rahat olduğu o günlerde cümleye ‘netekim’ diye başladığında herkes anlardı kime laf soktuğunu..

Dedim ya, olay biraz daha rahattı o günlerde.

Özal’ın eşi Semra’nım İstanbul İl Başkanı olacağım diye tutturmuş. Delege pazarlıkları bir otelde yürütülüyor. Bu işin başında da Mustafa Taşar isimli enine boyuna oylumlu bir arkadaş var. O yıllarda Körfez Savaşı da yapılıyor ve ABD’li komutanlardan birisine ‘Çöl Ayısı’ lakabı uygun görülmüş beynelmilel medya tarafından.

Mustafa Taşar kaçırmadı bu fırsatı ve kendine şu veciz yakıştırmayı yaptı:

‘Ben de otel ayısıyım!’

O gün gördük ki milletçe, ‘ayı’ sözcüğü övgü olabiliyormuş, kullanıldığı yere göre.

Taşar’ın kendi yakıştırmasından rahatsız olup sağa sola birkaç dava açtığı söylenir ama ne fayda!’

Uğraşa didine geldik güncele:

Yani züppe meselesine!

Efendim, TDK’ya göre kökeni Arapça olan züppe kelimesi şu anlama geliyor:

Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan kişi.

Bu kadar kapsamlı olduğunu bilmiyordum, iktisat tahsili sırasında bize tüketim alışkanlıkları (tabii ki giyiniş başta) aykırı ve aşırı olanlara söylenir diye öğretilmişti. Hatta züppe yerine ‘snop’ dendiği de olurdu.

Züppe deyip parantez içine ‘snop’ yazardık hatta.

Çok yanlış yapıyormuşuz.

Hasılı, siyasilerin birbirine lakap takması, laf sokması falan siyasetin tuzu biberi.

Tadı ve rengi.

Sorun galiba şu çelişkili durumda sıkışıyor.

AKP Genel Başkanı biriyle polemiğe giriyor.

Boş bulunan politikacı bu polemiğe lafa laf paya pay bodoslama dalınca, Erdoğan pat diye Cumhurbaşkanı şapkasını takıyor.

Haydaaa, buyurun size kutu gibi bir Cumhurbaşkanına hakaret davası, hem de resen!

Şimdi gel uğraş, hakime savcıya derdini anlat, efendim ben o lafı parti başkanına söylemiştim diye..

Cumhurbaşkanı hepimizin cumhurbaşkanı ama parti genel başkanı sadece kendi partisinin mensuplarının başkanı.

(Bunu da galiba ilk benden duymuş oldunuz!)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.