İngiltere ile bir anlaşma yapmışız. Hiçbirimizin haberi yok.
İngiliz basını yazmasa, Reuters duyurmasa, uyuyoruz.
İngilizlerin göçle alakalı bakanı diyor ki:
‘Türkiye’de polis teşkilatı içinde mükemmeliyet merkezi kurduk’
Haberin detayları enteresan. 3 milyon sterlin alınmış-verilmiş. Manş denizini geçen botlar Türk yapımıymış vs vs.
Sığınmacılar, doğrusu sayıları artık on milyonla falan anılan sığınmacılar bu ülkenin çok büyük sorunu.
Bu sorunun yüzde biri, yüzde ikisine ancak muhatap olan Avrupa konuya duyarlı, biz ise ağır uyku halini sürdürüyoruz.
Vatandaş olarak bilgilendirilmiyoruz bile.
İşin içinde bir tür işbirliği var, dış işleri ile alakalı, iç işleri ile alakalı, ama biz bu anlaşmayı ne içişleri bakanından, ne dışişleri bakanından duyuyoruz.
Koca yüce meclisimiz, koca gazi meclisimiz konudan bihaber!
Bize niye haber verilmiyor brother!
Bu kadar mı önemsiziz? Bu kadar mı adam yerine konmuyoruz?
Avrupa’nın, İngiltere’nin ‘defansı’ mıyız?
Avrupa’nın İngiltere’nin ‘ileri karakolu’ muyuz?
Onlar daha az sığınmacıya muhatap olsun diye, biz burada ‘anlaşmalı bekçi’ miyiz?
Anlaşmalı bekçiyiz okey!
Bunu kamuoyu niye ‘bizden’ birilerinden duymuyor da ‘onlar’dan duyuyor.
Faydalı bir şey değil mi yoksa?
Davul zurna ile duyururdunuz değil mi, faydalı bir şey olsa!
HAZİNE DE KARTLA ÖDESİN!
Türkiye Bankalar Birliği açıkladı:
Ülkede şu an bireysel kredi kartı borçlularının sayısı 38 milyon 635 bin kişiye yükseldi.
Tuzu kuru kesimleri ve kredi kartı taşıması yasak çocukları çıktığımızda memleketin tamamı borçlu demek ki.
Öte yandan, Merkez Bankası verilerine göre, geçen hafta tam 181 milyar liralık kredi kartı ödemesi ile bütün zamanların rekoru kırıldı.
Kimsede para, kayme, ‘cash’ yok, herkes karta yükleniyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘bu ay çok zor geçecek’ deyip eklemiş, ‘Çünkü Hazine’nin yüklü ödemeleri var!’
Hazine de vatandaşın yaptığı gibi ödemelerini kredi kartıyla yapsa ya!
(Bu aklı dabilabedel vermiş olalım Maliye Bakanına!)
İKİ-ÜÇ YIL DAYANIN!
Bakan Şimşek şunu da söyledi:
‘Ekonomideki olumlu gelişmeleri 2026’dan itibaren göreceğiz. İki buçuk 3 yıl içinde bugünden daha iyi durumda olacağız.’
(Ee Damat da aynen böyle konuşuyordu, Nebati de.
Sizin farkınız ne bu ikiliye göre!
Bakan Bey’in konuşmasından bir pasaj da şöyle:
‘Enflasyon yılbaşına kadar artacak. Yılbaşında yüzde 60’larla pik noktayı görmeyi bekliyoruz. Sonrasında düşüş eğilimine girecek.’
(Şimdi uyuyup yılbaşında uyansak mı muhabbeti eminim aklınıza geldi sizin de.) Madem durum bu kadar kel ve çözüm için mezarlık vade öneriliyor, nisan marttan, mayıs nisandan iyi olacak lakırdıları, gözlerdeki ışıltı muhabbetleri, eğlenceliydi en azından..
Başta emekliler vatandaşın hali perişan!
UYGULAMALI ŞERİAT HUKUKU
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde ‘şeriat hukuku’ dersi veren Muhammet Ali Çağlar isimli hocamız, umre ziyareti sırasında Mekke’de ‘taciz’ iddiasıyla tutuklanmış ve cezaevine konmuş.
8 aydır çok kötü koşullarda hapis tutulan akademisyen hakkında (Bir Suudi polis dışında) ne bir şikayet, ne bir tanık ifadesi, ne de kamera kaydı mevcut değilmiş.
Hocamızın Türkiye’den yardım istediği ses kaydı sosyal medyada paylaşıldı.
Şeriat hukuku dersi veren birinin şeriat hukukuyla yüz yüze gelmesi kimilerine ‘ironik’ gelmiş olabilir.
Ben öyle düşünmüyorum.
Bana göre ‘masumiyet karinesi’ esastır ve normal hukuk sürecinde aksi kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur.
Ve herkesadil yargılanmayı hak eder, ayrıca herkesin savunulmaya ihtiyacı vardır.
Bu ülkede yargılanan Alman gazeteci dönemin ŞansölyesiMerkel marifetiyle, Rahip Bronsonise dönemin ABD paşasıTrump tarafından resmen çekip çıkarıldı.
Çağlar Hoca için de Saadet Partili bir milletvekili devredeymiş ama kurtulması için biraz daha yüksek bir mevkidenyardım gerekiyor bence.
İnşallah kurtulur da, verdiği şeriat hukuku dersini uygulamalı hayat pratiği olarak anlatır hocamız öğrencilere, memlekete geldiğinde..