Öldürmeyen enflasyon güçlendirir!

‘Sigaradaki vergileri devamlı artırıyoruz. Hem suluda artırıyoruz, hem sigarada. Çok rahatsızlar. Hayret! Aç sefil geziyor ama onu almaktan geri durmuyor. Rakıyı almaktan, birayı almaktan geri durmuyor.’

Gazeteci arkadaşım Zafer Opsar’a göre Erdoğan bu lafları ederken cillop gibi iki adet itirafı ağzından kaçırıyor:

1. Aç sefil geziyor. (Derin yoksulluk itirafı.)

2. Suluda ve sigarada vergileri devamlı artırıyoruz. (Yaşam tarzına müdahale itirafı.)

Bir şey söylüyorum derken başka bir şeyin farkında olmadan ağızdan kaçırılması hadisesi, ‘akım derken azotum’ diye ifade edilir bu coğrafyada.

O ayrı konu.

Keşke zam yapılan yegane iki mal ‘sulu’ ve ‘kuru’ olsa.

Benzin zammı da örneğin neden, ‘bir depoyu bin 200 liraya dolacak hale getirdik, hala arabaya binenler var’ diye ifade edilmiyor.

Hala şeker almaya çalışanlar var. Hala doğalgaz kullanmakta ısrar edenler var.  

Hala elektrikler açık evlerde.

O kadar zamlandı, hala bir kentten başka kente gitmeye çalışanlar var ‘tek tü(r)k’te olsa.

Hala ayçiçeği, hala et, hala süt, hala mutfak tüpü.

Hala ekmek alanlar var. Olacak şey değil hala çay içenler var.

Demek ki bu millet dokuz canlı.

Demek ki öldürmeyen enflasyon güçlendiriyor bu halkı.

HAZİRANDA BELİ KIRILIR!

TÜİK aylığı yüzde 2.98, yıllığı 73.5 olarak açıkladı.

ENAG ise aylığı 5.46, yıllığı yüzde 160.7.

Enflasyon rakamları bunlar.

Resmi ve gayri resmi iki enflasyonu var memleketin.

Bilirsiniz ‘doğru tektir’ düsturunu. Yani, biri yalan biri doğru.

Sosyal medyaya baktım. Maliye Bakanı Nurettin Nebati 2.98’e bakarak, Nisan’daki 7.25’i de baz alarak ‘enflasyon düşüş eğilimine girdi’ diyor.

Bakanın bu lafının üzerine ‘mayısta düşüş, haziranda çöküş’ şeklinde bir beklentiye girip tam şapkayı havaya fırlatıyor, ‘yaşasın enflasyonun beli kırılıyor’ diye seviniyordum ki…

TV’de alt yazıda, Eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan açıklanan enflasyon rakamına inanmadığını, ülkede ‘yüksek kronik enflasyon’ yaşandığını ve ‘hiper enflasyona’ doğru koşulduğunu ileri sürdü. Yeniden içim karardı.

Kanal değiştirdim, içim biraz ferahlasın hesabı, bizim Zafer gibi iki muhalif gazeteci oturmuşlar, ‘Enflasyonun mahsusçuktan düşük gösterildiğini, çünkü Temmuz ayında 12 milyon memur ve emeklinin maaşlarının buna göre artırılacağını’ konuşuyorlar. Affedersiniz bir tanesi ‘Hükümet kendi insanının parasından çalıyor’ şeklinde benim etmeye çekineceğim çok iddialı bir laf bile etti.

UCUZLUK MÜJDESİ..

‘Siz gazetecisiniz bilirsiniz seçim ne zaman olur’ sorusuna genellikle şu cevabı veriyorum:

‘Haberleri takip edin, ne zaman memlekette petrol veya doğalgaz rezervi bulunur, belki de altın, anlayın ki seçim yakın!’

Hoca Nasrettin’in ‘Yan tarlaya diken ettim’ şeklinde alacaklısını beklentiye sokması hesabı, bu haberler, her seferinde iş yapıyor olmalı ki, her dönem, her iktidar şahane rezervler buldu, bilhassa seçim arifelerinde.

Epeydir bu tip bir müjdeli haber almadığımıza göre, seçim meçim yok yakın gelecekte..

Diye düşünüyordum ki, müjde hiç beklemediğim yerden geldi. Haber şöyle:

‘7 bin yıllık siyez buğdayı bulundu. Küp içinde!’

Bu buğday tohumu, 1’e 8 bin veriyormuş.

Şu müjdeli haberden sanıyorum iktidar çevrelerinin bile haberi yok gerçi ama, tohumlar filize, filizler başağa, başaklar buğdaya, buğdaylar una, unlar ekmeğe döndüğünde, bu ‘ucuzluk müjdesi’ marifetiyle bir seçim daha kazanılır belki, el birliğiyle.. Söyleyelim o zaman şu şarkıyı haydi hep birlikte:

Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana, dönmeli yurdumda.

(Ormanlar yakılmalı, otel yeri açılmalı, birileri yeşil yeşil dolarları saymalı yurdumda..)