Hava Durumu

Paranın da fiyatı var!

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2020 08:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2020 08:37

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam ekonomisi ve finansı konferansında, 'Bu faize ve sömürüye karşı çare, haksız kazanca müsaade etmeyen İslami ekonomi ve finans modelidir' demiş.

Çok güzel laf.

Ekonominin Hristiyanı olsa, Budisti olsa, Musevisi olsa, belki içinde İslami olanı seçmek lazım. Ama yok, maalesef yok.

Faiz bir gelir türü. Ücret, faiz, kar ve rant gibi.

Diğerleri tamam da, faiz İslami değil onu biraz aç derseniz durum şu:

Piyasaya çıkan her mal ve hizmetin bir fiyatı var. Evini boyatmak istersen, tıraş olmak istersen veya pazardan bir kilo domates almak istersen bir fiyat var ya.

Para da öyle.

Bir vade süresince paraya ihtiyacın varsa, bu parayı kullanıp kendine gelir sağlayacaksan, bu paranın bedelini ödeyeceksin. İşte faiz bu!

Ahmet'in 1000 lirası olsun. Yastık altında duracağına bunu götürüp bankaya yatırsın. Vade sonunda 1100 lira olarak geri almak şartıyla.

Mehmet de çorap satarak para kazanacağını düşünen biri olsun. Ama parası yok.

Gitsin bankaya. Bu 1000 lirayı bankadan alsın. Banka bu 1000 lirayı Mehmet'e 3 aylığına 1400 liraya satsın.

Mehmet 1000 liraya 500 tane çorap alıp bunları tanesi 5 liradan 3 ayda satsın.

2500 lira hasılat yapsın. Götürüp bankaya 1400 lira ödeme yapsın. Ona da kalsın 1100 lira. Ne oldu şimdi?

Tasarruf sahibi Ahmet 100 lira kazandı. Banka 300 lira. Girişimci Mehmet Bey de 1100 lira. (Girişimci Mehmet'in anormal karına takılmayın. Çoraplara inovatif işler yaptı, işçi ücreti, dükkan kirası, vergisi, algısı, derdi çok hasılı)

Siz şuna odaklanın!

Başlangıçta 1000 lira vardı ortada. Şimdi herkesin paylaştığı 2500 lira!

Bu güzel hikayeye bakarak faizin kötü bir şey olduğunu kim söyleyebilir?

OTELCİ FIKRASI...

Faiz olarak da düşünmeyin. Yatan paranın kimseye bir faydası yok diye düşünün. Fıkrası bile var:

İşlerin kesat olduğu bir kasabaya bir turist gelir. Kasabanın tek oteline gider ve oda fiyatı 100 doları resepsiyona peşin öder. Bir de şart koşar:

'Odada biraz kestirecem, yatağı beğenmezsem paramı geri alırım!'

Otelci turistin odayı beğeneceğinden emin, hazır parayı bulmuşken gidip gıda tedarikçisine borcunu öder. Tedarikçinin de meğer başka birine 100 dolar borcu varmış. (Bu aşamada, bakkal, kasap, manav, hamamcı, kahveci diye uzayan bir alacaklı- borçlu listesi yapabilirsiniz.) Şurası mühim, fıkra bu ya, son adam da meğer vakti zamanında bizim otelde kalmış ve 100 dolar takmış.

Soluğu hemen otelde alır ve 100 doları öder. Ne oldu?

Otelden çıkan 100 dolar döndü-dolaştı yine otele geldi.

Bu arada turistimiz hafif şekerleme yapmış ama oda içine sinmemiş.

İnmiş 'recepsiyon'a, 'ı-ıh' demiş, 'odayı beğenmedim, 100 dolarımı geri verin!'

Almış 100 dolarını çekmiş gitmiş.

Elleşmeyin gitsin, adam sayesinde kasabada kimsenin kimseye borcu kalmadı.

Ve milletçe gördük, tedavüldeki paranın yararını!

FAİZ DE ÖRTÜNEBİLİR!

Bu işleri o kadar iyi bilmem. Kimi banka faiz veriyor, kimi de kar payı. Kar payı ile faizin hiç de birbirinden farklı şeyler olmadığını anlatan büyük iktisatçılar var. Meselenin derinliğini onlardan şey edin.

Bir ara çalıştığım gazetede adam yokluğundan 'ekonomi haberleri' diye bir titr uydurmuşlardı bana. O dönemden okuduğum haberlerden biliyorum.

Bir sistem isterse bal gibi faiz alıp vererek hala faize karşı imiş gibi gösterebilir kendini. İran kaynaklı bir AA haberinin başlığı şöyleydi.

'İran'da örtülü faiz!'

Kadınların başının 'mecburen' örtülü olduğu ülkede, meğer isterlerse faiz işleminin de üstünü örtebiliyorlarmış.

Yine Ahmet ve Mehmet üzerinden anlatalım.

Ahmet paraya sıkışmış, Mehmet'e gidiyor, borç istiyor!

Mehmet çıkarıyor 5 bin Riyalı masaya koyuyor. Ahmet 2 ay sonra getirip 5 bin Riyali geri ödeyecek. De, bu arada şöyle de bir olay yaşanıyor Ahmet'le Mehmet arasında.

Ahmet Mehmet'in 'baba yadigarı' saatini de satın almak istiyor. Tamam diyor Mehmet bin Riyala vereyim bunu da sana!

Ama saatin parasını da 2 ay sonra ödersin! Zaten paran olsa, bana borç istemeye gelmezdin.

Anladınız sanırım, saatle birlikte parayı alan Ahmet 2 ay sonra Mehmet'in işyerine geliyor. Önce 5 bin Riyalı ödüyor. Sonra saatin parası olan bin riyali. Ve tam dükkandan çıkıp gidecekken...

'Ya Mehmet' diyor. 'Ben bu saati senden aldım ama, bu sana rahmetliden yadigardı. Vicdanım rahat etmedi. Bana zor zamanda borç verdiğin için sana minnettarım. Al bu saati sana hediye ediyorum!'

(Ahmet'le Mehmet birbirlerine muzip muzip gülümsüyorlar, hatta biri diğerine göz bile kırptı, şahidim!)

Gördünüz değil mi?

Borç alındı verildi. Faiz yok ortada. Saat da hala aynı kolda.

Faizin üzerini işte böyle İslami bir örtüyle kapatıyorlar İran'da.

'Bizde faiz yok, haram' diyorlar soranlara. Anlatsınlar külahıma...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.