Pirinçteki beyaz taş!..

Türkiye kadar gündemi zırt-pırt değişen ülke yoktur. Bu ölçülebilir bir şey olsa, iddia ediyorum, uzak ara dünya lideri oluruz.

50 bin vatandaşımızın enkaz altında kaldığı günleri yaşarken, hoop 6’lı masanın bir ayağı kırıldı ve milletçe başka bir şey konuşmaya başladık.

İlk iş, ablamı aradım. Ne diyorsun dedim, ‘seninki’ masayı terk etti!

Valla dedi, sinirlerim laçka oldu, ben kalp hastasıyım, bu kadarını kaldıramam, seçim olana kadar haber kanalı izlememe kararı aldım.

Girdim sosyal medyaya. Ooo çarşı acayip karışmış. Ahali duruma uygun görüş açıklama sırasına girmiş. Cevaplar muhtelif, herkes kendi çapında, birikimine uygun yorumlar yapmış olana bitene. Özüme bu yorumlara uygun sorular yazmak kaldı. Bir nevi halkın nabzını tutmaya çalıştım diyelim. Önden buyurun:

Soru: Haleti ruhiyeniz nasıl?

Cevap: Kendimi ihanete uğrayıp terkedilmiş hissediyorum. (Atilla Taş)

Soru: Böyle durumlarda insanın eli klavyeye gitmiyor değil mi?

Cevap: Öyle şeyler yazmak istiyorum ki! Ama yazmamak mı doğru, yazmak mı, karar veremiyorum. (Şahan Gökbakar)

Soru: O kadar mı kötü, her şey bitti mi yani, umut kalmadı mı gerçekten?

Cevap: Bana kızacaksınız ama benim umudum arttı, daha da moralim yerine geldi, güzel günler göreceğiz eminim artık. (Cem Davran)

Soru: Enteresan cevap Cem, sen ne diyorsun Bülent?

Cevap: İptal edilen belediye seçimlerinden sonra İmamoğlu arkasında oluşan ve 806 bin oy farkla kazanılan algı ve duygu selinin daha büyüğü geliyor. (Bülent Emrah Parlak)

Soru:Vay be,olaya bak?

Cevap: Meral Ak.. Gerisine gerek yok. (Hakan Köksal)

Soru:Tam olarak neye benzedi bu durum?

Cevap: Bir Japon atasözü der ki: Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma, beyaz taşlardan kork! (Nezahat)

Soru:Ne diyorsun Ataol Abi?

Cevap: Sayın Akşener için komplo teorisi, derin devlet vb. yakıştırmaları yapmayacağım. Fakat hesap ne olursa olsun partileri için iyi olmadı. İyi Parti inandırıcılığını kaybetti. Kimlik arayışı süreçlerinde eriyecek dağılacak. Akşener siyaset sahnesinden büyük olasılıkla silinecek. (Ataol Behramoğlu)

Soru: İkileme sokulmuş, ölümle sıtma arasına kıstırıldık gibisinden laflar etti. Akşener’e haksızlık mı yapıldı yoksa?

Cevap: Sen kalk adalet için 25 gün boyunca tam 420 kilometre Ankara’dan İstanbul’a yürü. Yeni kurulan İyi Parti seçime girebilsin diye 15 milletvekilini oraya ver. Ekrem’i bul getir, Mansur’u bul getir. 11 tane büyükşehri kazan. 6 tane siyasi partiyi bir araya getir. Sonra kalksın biri sana ‘sıtma’ desin. (Doctor D)

Soru: Kılıçdaroğlu soframızı büyütmeye devam edeceğiz sabırla dedi İhsan Hocam.

Cevap:Evet, memleketi kurtaracak olan Halil İbrahim Sofralarıdır. O sofrada herkes olmalı, ama herkes. Halil İbrahim sofrası gelene git, gidene gel denmeyen, patronsuz, flamasız, sponsorsuz, hiyerarşisiz halk sofralarıdır. (İhsan Eliaçık)

Soru: Kaptan siz yakın zamanda İyi Parti’ye katılmıştınız yanlış hatırlamıyorsam, ne diyorsunuz?

Cevap: Millet ittifakının adayı kim olursa olsun sonuna kadar destekleyeceğim. Nokta. (Ali Nail Durmuş)

Soru: Hocam, oy oranları ne olur, matematik değişti mi, kumar masası noter masası falan dendi, sizin kulağınız deliktir, nedir anketlerdeki son durum?

Cevap: 5’li masanın ölüsü 36-37, HDP ölüsü 12. İyi Parti’nin en iyi hali 13-15. Kim kime aday dayatmış. Sen cumhurbaşkanı olma ben başbakan olayım. Tüm zahmeti sen çek cumhurbaşkanını ben belirleyeyim. Yasaklanma riski olanı öner, yüzde 13 seçmeni yok say, hangisi kumar? (Kemal Özkiraz)

MATEMATİK

CHP (25-28), Deva, Gelecek, DP ve SP (8-10) HDP (10-12)

Ne etti?

45-50!

İyi Parti kendi oyunu kaç olarak hesaplıyordu ki, ısrarla ‘kazanacak aday’ deyip durdu.

Başka bir alerjik durum var, yakında çıkar kokusu.

ÜMİT’LER KARIŞTI..

Elemanın biri ‘Meral Akşener, Ümit Özat ve Muharrem İnce ile üçlü zigon sehpa kurulsun’ diye ‘tweet’ atmış.  Masaya karşı zigon sehpa. Komik.

Ve fakat dikkat ettiyseniz, Ümit Özdağ yazmak istemiş ama Ümit Özat yazmış.

Eski milli futbolcu, günümüzün teknik direktörü Ümit Özat, isminin geçtiği bu ‘tweet’igörünce, günün ruhuna uygun topa girmiş:

‘Meral Akşener varsa, son anda ikili koltuğa döner bu iş. Ben yokum!’