Sağlıklı bir nefes...

Kanuni'nin 'Muhibbi' mahlasıyla yazdığı, 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' dizeleri ile... Bulutsuzluk Özlemi'nin 'Sözlerimi Geri Alamam' isimli parçasındaki,

'Hiçbir zaman hayat bayram olmadı, ya da her nefes alışımız bayramdı' dizeleri, insanın en büyük ve zaruri ihtiyacının altını çizmez mi?

Nefes...

Yani akciğer solunumu!

Buradan bir felsefe üretmek gerek.

Madem, Yunus'un dediği gibi 'Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan' bu kavanoz dipli dünyada...

Madem Muhibbi'nin dediği gibi sağlıklı bir nefes devletten bile önemli..

Madem evlere kapanıp 'Bulutsuzluk Özlemi' yaşadığımız şu günlerde, 23 Nisan, 1 Mayıs gibi bayramlardan bile değerli, 'her nefes alışımız!'

O zaman bu nefesi borçlu olduğumuz sağlık çalışanlarına minnettarız.

Bir kişi bile onlar sayesinde nefes almaya devam edecekse, bundan daha değerli bir emek, iş veya uğraş olamaz gezegen genelinde...

1 Mayıs'ın sağlık çalışanlarına atfedilmesi, çok anlamlı, çok değerliydi bana göre.

ŞAMPİYON SİZ OLUN!

Freddie Mercury'nin Quenn grubu, solist Adam Lambert'le beraber...

O statlarda çalına çalına kulak aşinası olduğumuz 'We are the champions' şarkısını, (sağlık çalışanları için sözlerini değiştirerek) yeniden söylemiş.

Bu kez özne 'we' değil, 'you!'

'We are the champions' değil, 'you are the champions!'

Yani 'biz şampiyonuz' olmuş, 'siz şampiyonsunuz!'

Şampiyonluk aslında 'empati' yapılamayan konuların başında gelir.

Yani kimse 'ben bu kez amacımdan feragat ediyorum, buyurun siz şampiyon olun' demez.

Ve fakat bana göre, şu korona günleri, kendi felsefesini de üretti.

'Hep bana hep bana' dönemi bana kalırsa artık, geride kaldı.

'Benim ve bizim' devri artık eski kafa.

Bundan böyle artık benim bizimden daha az önemli değil, senin ve sizin.

Quenn olayı sadece sağlık çalışanlarına uyarlamış ama gelin biz bunu dünyada yeni bir dönem başlıyor ve yeni bir dayanışma kültürü filizleniyor diye anlayalım.

İnsanın fıtratına ne kadar uyar bilemem ama, 'yeni bir anlayış' artık kapıda...

Meğer yokmuş hiçbirimizin birbirinden farkı. Meğer yokmuş, kimsenin doğuştan kazanılmış bir üstünlüğü veya eksikliği...

Herkes herkesin eğitimi, sağlığı ve gelir düzeyini dert etmeli bundan böyle. Tehdit kapıda çünkü: Ota, ete, süte, umuda ve hürriyete...

KORONAYA ATEŞ Mİ EDECEKSİNİZ!

ABD'de virüs silah satışlarını patlattı, haber cümlesi üzerine az düşündüm.

Ülkeler de insanlar gibi.

Almanya misal, kafalı ve disiplinli.

İngiliz soğukkanlı, centilmen ama biraz da küstah.

Fransızlar yürekli, ihtilalci.

İtalyanlar savruk ve romantik.

Bu liste daha böyle uzar.

300- 400 yıl önce 'beşeri haritalar' vardı dönemin tüccarlarının, din adamlarının, yüksek bürokratlarının önünde. Hangi coğrafyada, ne tür insanlar yaşar hesabı.

Bu haritalardan birinde hem Türk'e, hem Rum'a benzeyen bir İstanbullu 'kurnaz' diye nitelenmişti örneğin.

Dönersek yeniden ABD'ye ve patlayan silah satışlarına.

Bu ülke, dünyanın en büyük 'korku imparatorluğu' aslında.

Vakti zamanında, ikamet ettiği yerde tutunamamış, veya bir suçtan dolayı yerel otoriteyle başı belada ne kadar tip varsa, 'yeni bir hayat' için okyanus aşmış sosyolojik genlerini de taşımış Amerika'ya.

Hala hücrelerinin derinliklerinde 'vahşi batı'yı yaşıyor adamlar.

Korona tehdidi nedeniyle silaha sarılmaları, ortalık karışırsa, malımı, mülkümü, yiyeceğimi koruyabileyim duygusundan.

Dayanışma kültürü pek uğramamış semtlerine. İki laflarından birinin 'Hey dostum, o senin sorunun!' demeleri bundan...