Sözüm meclisten içeri!

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in şu lafını hiç unutamıyorum:
'Bir ülke' demişti Ömer Çelik 'aydınlarının ve sanatçılarının aykırılığı kadardır...'
Aydınlar ve sanatçılar aykırı olmalı. Ülkelerin gelişmişlikleri de bu aykırılığa bağlı demenin öz anlatımı.
Tarihten bir başka örnek de...
De Gaulle ve Sartre muhabbeti.
Fransa Cezayir'e müdahale etmiş. Bu müdahaleyi protesto eden Jean Paul Sartre, Paris sokaklarında hükümet karşıtı bildiriler dağıtıyor. Konu General De Gaulle'e intikal ettiriliyor.
'Efendim isterseniz Sartre'ı derdest edip tıkalım hapse!' diyorlar.
Ve De Gaulle, tarihe geçen şu lafı ediyor:
'Sartre Fransa'dır!'
Lafın orijinali şöyle de olabilir:
'Fransa, De Gaulle olduğu kadar Sartre'dır da!'
Her ikisi de aynı kapıya çıkar. De Gaulle gibi kudretli bir cumhurbaşkanı, Sartre gibi muhalif sosyaliste Fransa değeri olarak bakıyor.
Anekdotlar benden. Bu iki veciz lafı yaşadığımız herhangi güncel bir olayla ilişkilendirmek sizden. Sözüm meclisten içeri. Yani, size kaldı yazının gerisi!

BOZBEY'İN SIRRI...

Nilüfer Belediye Başkanı Bozbey'in sırrı ne diye çok düşündüm.
İnsanların sorunlarını çözebilirsiniz. İyi bir belediye yönetimi sergileyebilirsiniz. Harika işler, büyük projeler hayata geçirebilirsiniz. Sanatta kültürde yönettiğiniz kente çağ atlatabilirsiniz. İnsanların sadece yatmaya gittiği 'otel gibi' benzetmelere konu olan bir ilçeyi, 'yaşanan yer'e dönüştürebilirsiniz. Bozbey'in yarattığı aurayı havayı atmosferi oluşturmak için bundan bir tık daha fazlanız olmalı. İşte bu sır, (çok düşündüm, galiba buldum) 'sıcakkanlılık!'
İçten gelen, yapmacıksız, samimi... Dün geldi sohbet ettik, yılbaşı kutlaması falan yaptık..
Gazeteye gelen sanki bir kent yöneticisi değil de, mahalleden arkadaşımızdı.
İsmi, 4 Ocak'ta Bursa Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak açıklanacak.
Ve bana göre bu 'sıcakkanlı'nın içinde olduğu bir yarış, kimse için kolay olmayacak.

VAR ANKARA YOLCUSU!

Bu sezon video yardımcı hakem (VAR) uygulamasından en çok canı yanan takım, uzak ara Bursaspor. Öyle ki, 'VAR'sız puan durumu' yapılıyor, Bursaspor sezonun ilk yarısını 3. bitiriyor. Olayın farkında olan sadece biz taraftarlarız sanıyordum.
Geçen gün 6 aylık faaliyet raporunu Bursa halkıyla paylaşmak için ziyaretimize gelen Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin de meğer konuya hakimmiş. Maç maç Bursaspor'un kaç puanının gasp edildiğinin çetelesi elindeydi.
İşin enteresan tarafı, bazı maçların VAR'a rağmen puana tahvil olmasıydı.
Örneğin Ankaragücü maçında 2 gol iptal edildi. Allah'tan maç kazanıldı da, kimse VAR çetelesi tutmadı. Veya Başakşehir maçı. Pozisyon olmuş, üzerinden mevsim geçmiş, (o arada Bursaspor 2 gol atsa ne olacak sorusunun cevabı yok!) zırt penaltı çalınıyor. Adebayor penaltıyı kaçırmasa 1 puan da badem olacak. Ama bana kalırsa VAR'ın 'onlara VAR bize yok' olduğunun kanıtı, Fenerbahçe'yle oynanan sezonun ilk maçıydı. Hakem Cüneyt Çakır gitti izledi, pozisyonun dışarda olduğunu gördü ve... İnanılır gibi değil ama penaltıyı yine de çaldı!
İzleyen günlerde 'bizim futbolcu 43 yerine 42 numara krampon giyse bu ofsayt görülmezdi' muhabbetleri ile geçti. Bizim parmak ucundan 1 cm ile yakalandığımız ofsayt kararlarına misal BJK'li 'kırmızı kafa' Babel tüm cüssesiyle yakalandı ama gol iptal edilmedi.
Uzun lafın kısa hali, Mustafa Esgin bu durumu Meclis'e taşıyacak.
Bu işin parti meselesi olmadığını kanıtlamak için yanına CHP'li milletvekillerini de alarak.
(Önerim Nurhayat Altaca Kayışoğlu, çünkü çok sıkı Bursasporlu)