Şu tarafa bakıyordum deseydi..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilim yayma ödülleri töreninde şu ilginç cümleyi kurdu:

'Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Bunu biz yaptık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum, cumhurbaşkanıydım!'

Bu cümle kamuoyuna, 'ben yoktum, cumhurbaşkanıydım!' diye yansıdı.

'128 milyar dolar nerede?' diye soru soranlar, bundan sonra bu soruyu soracak başka muhatap bulsunlar!'

En yüksek rakımdan açıklandı işte:

'Ben yoktum!'

Keşke, eliyle de göstererek, 'şu tarafa bakıyordum' deseydi, daha inandırıcı olurdu!

BAY KEMAL Mİ SATTI!

Bir ipucu vermem gerekirse Kemal Kılıçdaroğlu o sıralar aktif siyasetin tam göbeğindeydi.

Ana muhalefet lideri değil miydi kardeşim, çatır çatır politikanın içindeydi.

Cumhurbaşkanımız gibi etliye sütlüye karışmayan biri de değil üstelik.

Cumhurbaşkanı gibi siyaset üstü ve tarafsız da değil.

'Ben yoktum' diyemez.

Eriyen rezervin hesabı bizzat O'na sorulabilir bence!

'Ey Kılıçdar, ne yaptın sen 128 milyarı!?'

TOPLUMA ÖRNEK OLDU

Cumhurbaşkanı 'Ben yoktum!' diyerek aslında toplumun zihnini de açtı.

Bundan böyle sıkışan herkes...

1. Misal Aksaray'da öğrenciyi döven öğretmen, 'Bilhassa dönerek yaptığım vuruşa dikkat ettiyseniz, ben aslında gölge boksu yapıyordum. Nereye yumruk sallasam çocuk geldi o noktaya kafasını uzattı' dese, kim ne diyebilir!

2. Ekmek alıyorsun fırından içinden çivi çıkıyor. Fırıncıya gidip soruyorsun 'bu ne!' diye, 'abi' diyor fırıncı 'bu ekmek yapılırken, uçak geçiyordu, kafayı uzatıp baktım, o sıra olmuş olmalı, olay bu!' Ne diyeceksin.

3. Lokantada çorba içiyorsun, içinden sinek çıkıyor. Aşçıbaşını çağırıp hesap soruyorsun, 'Bu ne usta' diyorsun. 'Bu çorba yapılırken' diyor, 'içim geçmiş.' 'Yani ben, ben değilim o sıra. Bilinç yok. Bünye mutfakta ama ruh firarda! Hasılı yoktum, olsaydım bu hataya asla izin vermezdim!'

MAZERET OLAMAZ

Fi tarihi. Hadise Ceridesi'nde iktisat sahifeleri mümessiliyim. Sayfanın birinde hata olmuş. Dönemim Umumi Neşriyat İdarecisi Erol Bey beni makamına çağırdı. 'Bu hata nassı oldu' diye hesap sordu. Allahtan kapı gibi mazeretim vardı.'Abi' dedim, 'Ben dün izinliydim. Yani yoktum. Sayfaları Sevinç yapmış.' Erol Bey o gün, hala unutamadığım şu lafı etti:

'Bu servisin sorumlusu sensin! Çalışırken de, izinliyken de!'

'Ben yoktum!' fiziki bir yokluğa işaret etse bile mazeret sayılmayabiliyordu eski günlerde..

AL KÜÇÜKTEN VER BÜYÜĞE

Dolar 18 lira ve Euro 20 lirayken alım yapan halis, saf ve temiz yurdum insanının, tren katarına maalesef son istasyonda bindiğini, bizzat bu işin başındaki kişi, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati açıkladı:

'Büyük yatırımcı zaten işi bilir, onlar vurgunu vurdu. 15 liradan, 16 liradan 17 liradan dolar alanlar büyük finansörler değil. Büyük finansörler, bu işin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar! Şimdi kara kara düşünüyorlar.'

Bakan Nebati'nin bu açıklamasından asıl mağdurun kim olduğunu öğrendik:

Küçükler, parası az olanlar, garibanlar!

İhsan Eliaçık durumu biraz ağır izah etmiş herkese:

'Tüm peygamber menkıbelerinde, Robin Hood, Dede Korkut, Noel Baba, Dadaloğlu, Köroğlu vs tüm tarihi destanlarda kahramanlar hep zenginden alıp fakire veriyor. Üstelik fakirin alkışı, oyu ve duasıyla..'

Bu kez tersi olmuş galiba.

Almışlar küçükten, vermişler büyüğe!

Dolar düştü diye halay çekenler, buna seviniyor işte.

18'ken satıp 11'ken tekrar toplayanlar dışındaki tüm halay aktiviteleri, ruh hastalığı sayılmalı.