Hava Durumu

Suriyeli profiline jinekolojik bakış...

Yazının Giriş Tarihi: 25.05.2017 07:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.05.2017 07:13

Maslow'un ihtiyaçlar skalasına göre, insan yaşamını devam ettirmek için yer içer, neslini devam ettirmek için de.. Ee, şey... (Uçak geçiyo!..)
Anladınız siz onu!
Her iki aktivite de, yani hem yeme- içme hem de üreme, fizyolojik ihtiyaçlar...
***
Pek sevdiğim bir arkadaşımla bozuştuk. Ülkedeki Suriyelilerden söz ederken 'ürüyorlar!' ifadesini kullandığı için.
Aynen böyle dedi: 'Ürüyorlar!'
Üreme, biyoloji terimi. (Üreme organı, eşeyli- eşeysiz vs. örneklerden de anlaşıldığı gibi.)
Sözcüğün böyle kullanılmasında sıkıntı yok.
Ama sosyolojik bir vakadan söz ederken 'ürüyorlar!' dendiğinde, işin içine en basitinden bir tür ırkçılık sosu bulaştığını kabul etmek gerek.
Elime istatistiklerle bezenmiş bir haber geçti.
Ülkedeki mülteci kadınların sosyolojik ve jinekolojik hali pür melalini (üzüntülü, sıkıntılı) ortaya koyan.
Avrupa Jinekoloji Derneği Başkanı Dr. Tahir Mahmood, 'Tıp laiktir' demiş ve eklemiş:
'Tıpta din, ırk yoktur. Bu bizim mottomuzdur (slogan). Ve yapılması gereken tek şey; mülteci kadınlara yardımcı olmaktır.'
Ben de aynen Mahmut gibi, doğrusu Mahmood gibi düşünüyorum!..
Ve geçiyorum Dr. Mahmood'un beyanatından sizin için derlediğim istatistiklere:
Ülkedeki mülteci sayısı resmi 3 milyon, gayrıresmi 4 milyon.
Bu 4 milyonun 500 bini üreme çağındaki kadınlar.
Bu kadınların gebelik, doğum, hijyen gibi ihtiyaçları var.
Psikolojik ve zihinsel sorun yaşayan kadınların sayısı da az değil. Ve bu kadınların çoğu taciz ve tecavüze uğruyor.
Ülkedeki mülteciler için Türk hükümeti çok para harcıyor. (Uygar Batı, henüz elini cebine atamadı.)
Tam 8 milyon mülteci poliklinik hizmeti aldı.
315 bin kişi hastaneye yattı.
236 bin kişi ameliyat oldu.
60 bin kadın doğum yaptı.
Suriyeli kadınların sadece yüzde 4'ü gebe.
Şimdiye kadar 900 bin kondom, 8 bin rahim içi araç ve 62 bin doğum kontrol hapı dağıtıldı.
***
Toplum sağlığı uzmanı değilim ama, yukarıda sıralanan istatistiklerin ha babam de babam üreme potansiyeline işaret ettiğini sanmıyorum. Kaldı ki, çok daha ağır, çok daha büyük rakamlar da çıksaydı bu haber sonucu ortaya, yine de meselenin merkezine 'insan'ı koyarak analiz yapmak gerekirdi diye düşünüyorum.
Sözün özü, başka insanlardan söz ederken 'ürüyorlar' denmesi en basit ifadeyle, çok ayıp.
NOT: Takdir edersiniz ki, Altıparmak, Çarşamba Pazarı gibi semtlerdeki demografik değişim ve buna bağlı uyum sorunları vs. başka bir sosyoloji ve dolayısıyla başka bir yazı konusu.

Çıkar ve çıkarım...

KHK ile kaybettikleri işlerine geri dönebilmek için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya tutuklanmadan önce savcı sormuş:
'Ölüm orucu yapmanız karşılığında size ne tür menfaatler sunulmaktadır?'
(...)
Yukarıya üç nokta koydum.
Sessiz kalıp savcı beyin bu can alıcı sorusunu düşünelim diye.
Cumhuriyet gazetesi haberi 'Savcı: Ölümden çıkarınız nedir?' başlığıyla manşete taşımış.
***
Doğu kültürü ölümü, Batı kültürü yaşamı yüceltir.
Bana kalırsa da sonu ölümle bitebilecek, insanın kendi bedenine zarar da verebileceği eylem, eylem sayılmamalı.
Ölüm orucu, açlık grevi gibi eylem türlerini yücelten kesimin 'inadına bir gün daha yaşamak!' gibi söylemlerin de sahibi olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Dönersek yeniden savcının 'can alıcı' sorusuna:
'Bana bir ev, arkadaşıma da araba verdiler' gibi bir cevap mı bekledi acaba sayın savcı...

İnegöl'ün il olması için...

Eski ve bilinmeyen bir tarihte (Fi diyelim) Yalova'da geziyorum.
Pat, karşıma bir tabela çıktı:
'Yalova'nın İl Olması İçin Çalışanlar Derneği'
Hemen bir kare fotoğraf çektim. Yalova il olmuş ama dernek duruyor! 'Arkadaşlar misyon tamam, evlere dağılabiliriz artık!' demek geçti içimden.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'İki ilçe il, iki il ilçe oluyor' şeklindeki açıklamasını dinlerken anımsadım Yalova'yı.
Türkiye'de bir de böyle kadim mevzu var, bir türlü nihayete erdirilemeyen.
İl olmayı hak eden ama bir türlü il olamayan büyük ilçeler sorunu...
Gebze misal 350 bin nüfüsuyla, Tarsus 326 bin nüfusuyla, İnegöl 255 binlik nüfusuyla 'il olmayı çoktan hak etmiş' ilçelerin başında geliyorlar. Çorlu da öyle: 253 bin!
Yazıya Yalova ile başlamam sebepsiz değil. İl olmak için çalışan- çabalayan Yalovalılar şekilde de görüldüğü gibi sonuca gitmeyi başarmışlar.
Merak ediyorum başta İnegöl olmak üzere, yukarıda saydığım büyük ilçelerde de var mı acaba bu tip sivil toplum örgütlenmeleri...
'İnegöl'ün İl Olması İçin Çalışanlar Derneği...', sizin kulağa da hoş gelmedi mi?

Deniz Seki duyarlılığı (mı?)

3 yıldır hapiste yatan şarkıcı Deniz Seki tahliye olacağı saati değiştirmiş.
5 Haziran günü saat 18.00 yerine 20.40'ta tahliye olacakmış.
Sebep? Oruç tutan basın mensupları tahliye anında aç- bilaç çalışmak zorunda kalmasınlar diye.
Haber ilk etapta 'Helal olsun kıza, duyarlı davranıyor' havası yaratsa da..
Bana öyle geldi ki hanım kızımız, tahliye sürecini izleyecek basın mensubu sayısının erozyona uğramaması için de almış olabilir bu kararı.
Belki kötü niyetli olan biziz, belki kafamız hep cinliğe çalışıyor ama, medya çağında yaşıyorsak, var böyle bir realite:
'Tanınmış kişi'ler, ünlerine ün katmak için her fırsatı değerlendirirler...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.