Talep böyle, arz öyle!..

Umut, Yol, Bir zamanlar Anadolu'da, Muhsin Bey, Sevmek Zamanı, Susuz Yaz, Selvi Boylum Al Yazmalım, Sürü, Vesikalı Yarim ve Masumiyet...
Eleştirmenlere göre en iyi Türk filmleri...
Recep İvedik 5 (7.4 milyon izleyici), Recep İvedik 4 (7.3 milyon), Düğün Dernek (6.9 milyon), Fetih 1453 (6.5 milyon) Düğün Dernek 2 (6.0 milyon), Ayla (5.5 milyon) ve Aile Arasında (4.7 milyon, halen gişesi açık)
Kadim soru şu: 'En iyi' ile 'en iyi gişe' niye aynı olmaz bu memlekette?
Hayatın her alanında hem de, her kademesinde. Eğitimde, sporda, sanatta, evde, işyerinde, siyasette ve aslında hemen hemen...
Her yerde. (Konu arz olduğuna göre, bağlı demek ki talebe!)

Bi el atalım beyler!

Endonezya'nın Tombalak, pardon yanlış yazdım, Tambolaka Havaalanı'nda ilginç bir olay yaşanmış.
Uçak çalışmayınca pilot yolculara...
'Beyler bir el atalım, vurduralım!' demiş.
Yolcular uçaktan inmiş ve uçağı itmeye başlamışlar!
Dünya çapında ses getiren olayla ilgili havayolu şirketi, 'Uçağın döndürülmesi için havalimanında gerekli ekipman olmadığı için böyle bir yola başvuruldu' diye (m)izahat yapmış.
Havacılık tarihi yazanlar bunu not alsınlar!

Yapay zekanın yaptığı!

Güney Kore'de düzenlenen Kış Olimpiyatları'na katılan Norveç takımının yönetimi sporcular için yerel bir marketten 1500 yumurta siparişi vermiş.
Yöneticiler siparişi 'Google çeviri' marifetiyle verince adrese 15 bin yumurta gelmiş.
Haberde Güney Korecede bin 500 ile 15 binin yazılışlarının nasıl birbirine benzediği de anlatılıyor.

Fransızca bir, Türkçe çay!

Yukarıdaki haber bana yıllar önce bizzat tanık olduğum bir hikayeyi anımsattı. Kaş'ta St. Nikolaus pastanesinde oturuyoruz. Tek başına oturan bir Fransız turist garsonu çağırıp 'Ön çay!' dedi!
Garson Memiş, 'on çay mı, tabii abi' dedi ve tam gidiyordu ki 'dur!' dedik garsona!
'Bir adam 10 çayı nasıl içsin abicim!'
'Kendisi istedi abi!'
'Ön' dedik Fransızcada 'bir' demek!
Adam Türkçe 'çay' demeyi öğrenmiş, turistlere hitap eden bir işletmede Fransızca 'bir' demeyi bilmiyor bizim Memiş!

Gözaltında 18 ay!..

Erzurum'da, buzağıya otomobil çarpmış. Veteriner hekim buzağıyı tedavi etmiş. Ama konu adliyeye intikal ettiği için buzağı muhafaza altına alınmış.
Sahibi ortaya çıkmayan buzağı büyümüş inek olmuş.
Kazaya ilişkin soruşturma tamamlanmadığı için tamı tamamına 18 aydır hayatını barınakta sürdürüyormuş.
Gel şimdi bu olaya sadece bir açıdan yaklaş!
Bir kaza soruşturmasının 18 ay devam etmesinden mi girsek konuya, yoksa mağdurun gözaltında tutuluyor olmasından mı?
Burası Türkiye'yse, ben de bu ülkeyi iyi tanıyorsam, bu inek problem olmaya devam edecek!
Göreceksiniz, soruşturma bir gün bitecek ama 'suçsuz yere 18 ay' yatırılan ineğin derdi bitmeyecek!