Hava Durumu

Tam 14 gün öpüşemediler!

Yazının Giriş Tarihi: 16.02.2020 08:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2020 08:47

Arkadaşım Mehmet'in oğlu Fırat, bir yılda sadece 8 Türk öğrencinin kabul edildiği bursla Çin'in başkenti Pekin'de yüksek lisans yapıyordu. (Türkiye'de tanıştığı Çinli kız arkadaşının bu bursun kazanılmasında ne kadar motive edici olduğu hususu, ayrı konu.)
Fırat, corona virüsünün henüz ortaya çıktığı, ölü sayısının sadece onlarla ifade edildiği günlerde aldı uçak biletini, memleketine döndü.
Mehmet, eşi Meral ve diğer oğlu Yağız'la Fırat'ı (30 Ocak günü) terminalde karşıladı.
Fırat'ın yüzü maskeliydi.
Otobüsten iner inmez, 'yaklaşmayın!' dedi ailesine: 'Ne olur ne olmaz!'
Araçla eve giderken 'baba' dedi, 'Şehir Hastanesi'nde kontrolden geçeyim, herkesin içi rahat olsun!'

Duyarlı çocuk!
Hastaneye gidildi. Yüzdeki maske zaten yeteri kadar durumu izah ediyordu. Fırat 'Çin'den geliyorum!' deyince ilgili serviste tüm personel gerildi, herkes maskelerini taktı.
Çocuğu bir odaya koydular. Ve bekleyiş başladı. Ateş ölçecekler, kan alacaklar vs vs.
Tam 2.5 saat sürdü bu formaliteler. Bu arada astronot kılıklı doktorlar odaya girip bir şeyler yaptılar ama, bu 2.5 saatin 2 saatten fazlası, sadece beklemekle geçti.
İki küçük not.
1. Beklemekten sıkılan kardeş Yağız bir ara hava almaya kapı önüne çıkmış. İki sağlık personelinin Fırat'tan, Çin'den ve virüsten söz ettiği
ne kulak misafiri olmuş.
2. Baba Mehmet de bir ara ilgili doktora 'Oğlum hasta falan değil. Sırf toplum sağlığı konusunda duyarlıyız diye hastaneye geldik. 2.5 saat oldu, lütfen ne olacaksa olsun artık' gibisinden laflar etmiş.
Nihayetinde 'bişeyin yok!' diye taburcu (!) etmişler Fırat'ı.
'Mutlu son!' diyorsanız değil. Çünkü Fırat sandığınızdan bile bilinçli bir çocuk. Evden dışarı çıkmamış 14 gün! Evden çıkmadığı gibi anne babasıyla tokalaşmamış, öpüşmemiş.
Ta ki 14 Şubat Sevgililer Günü'ne kadar!
Virüsün yumurtlayıp yumurtlamadığı 14 günde ancak belli oluyormuş ya. Aile büyüklerini bile ziyarete 15'nci gün gitmiş bilinç abidesi Fırat.
Gözlerimi kısıp yakın virüs tarihini tarıyorum.
AIDS'e yol açan HIV, sonra MERS, SARS, domuz gribi, kuş gribi vs vs neler gördük neler.
Ülkedeki bilincin 'Biz asker milletiz bize bişey olmaz'dan buralara geldiğini Fırat örneğinde görmek hakikaten güzel. Aferin Mehmet, aferin Meral. Akıllı ve duyarlı çocuk yetiştirmişsiniz.

HEREDOT'LA SOHBET...

Oyuncu Hasan Kaçan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin AKP tarafından yönetildiği dönemde yaptığı etkinlik için kendisine 8 gün için 187 bin 500 lira ödendiği ortaya çıkmıştı ya..
Hasan Kaçan söz konusu meblağı kastederek 'Fahiş bir rakamsa mesleği bırakırım' demiş.
Ömrü hayatı boyunca bırak 100 bini, 80 bini, hatta 7 bin lirayı bile bir arada görmemiş biri olduğum halde, bu tip astronomik ücret haberlerine soğukkanlı yaklaşmayı adet edinmişimdir.
Dolayısıyla hemen ortaya atlayıp 'Yuh anasını' dememem, bu sebepten.

Araştırdım ettim.
Her şey yasal!
İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Şirketi 22 Haziran 2016'da 'Heredot Cevdet Sohbetleri Özel Etkinliği' adı altında ihale yapmış. İhaleyi tahmin ve takdir ettiğiniz gibi 'memleketin tek ve biricik Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan kazanmış.
Buna şimdi 'adrese teslim ihale' falan diyecekler de çıkacaktır. Ama alakası yok. Dediğim gibi memlekette Heredot bolluğu var da bizim mi haberimiz yok!
Milattan önce (MÖ) 484'te Halikarnas'ta, yani şimdiki Bodrum'da doğan 'tarihin babası' diye de anılan Heredot'a bölüm başına 23 bin lira 'indira gandi' fırsatı tanınmasında (ünlü ve tarihi bir kişilik olması sebebiyle) özüm herhangi bir sakınca görmedi.
Hasan Kaçan'ın dediği doğru. Heredot Cevdet daha azına oynamaz! Sektörde ücretler böyle.
Hem, ne vakıflar ne dernekler serçe parmaklarını oynatmadan hamuduyla götürürken, Hasan'ın bilabedel Heredot olması beklenemezdi zaten...

SOKAK RÖPORTAJI...

Muhabir elemana 'İmamoğlu Kanal İstanbul kıyısından arsa kapatmış, ne diyorsunuz?' diye soruyor. Eleman başlıyor saydırmaya: 'Bu ikiyüzlülüktür!' lafı, en hafifi!
'Tilki gibi adam' diyor. İnsanlar kör ve sağır diyor, İmamoğlu'nu seçtikleri için seçmenlere de ayrı giydiriyor. Bir ara hakareti o kadar ileri götürüyor ki, İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanmasının 'kıyamet alameti' olduğunu bile söylüyor. (Kötüler geldi başa hesabı..)
Derken muhabir 'abi' diyor 'stüdyodan uyardılar, arsayı alan İmamoğlu değilmiş, Berat Albayrak'mış, babası almış!'
Eleman hafif bir şaşkınlık sonrası şunları söylüyor:
'Abicim herkes alabilir. Parası olan herkes alabilir. Arsa aldı diye kötü manalara çekmeye gerek yok yani...'
Bu sokak röportajı inşallah kurmacadır. Değilse, yani organikse, 'Bütün kötülükleri ötekiler yapar, bizimkilere her şey mübah!' diye düşünen 'gayri safi yerli ve milli yeni bir insan tipi' oluştuğu artık kabak gibi belli...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.