Hava Durumu

Türkiye'de alkol tüketilmiyor ki!.

Yazının Giriş Tarihi: 02.05.2021 07:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.05.2021 07:52

Hükümetin, Anayasa'nın 2'nci ve 6'ncı maddelerine aykırı olarak, yani hukuksuz olarak tekel bayilerinde içki satışını 'sözlü' olarak yasaklamasının ardından şöyle bir bakayım dedim:

Dünya'da ve Türkiye'deacaba ne kadar alkol tüketiliyor?

OECD'nin bir raporuna göre, kişi başına 13.3 litre ile en çok alkolü Litvanya tüketiyor.Avusturya11.8 litre ile ikinci, Fransa 11.7 litreyle üçüncü.

Sıralama şöyle:

Çekya11.6, Lüksemburg 11.3, Letonya 11.2, İrlanda 11.2, Macaristan 11.1, Rusya 11.1, Almanya 10.8, Portekiz 10.7, Polonya 10.6.

Vakti zamanın lideri Rusya 9'nculuğa düşmüş.

Ve zaten çoğu ülkede tüketim giderek geriliyormuş.

Gelelim en az içenlere!

Endonezya0.3 litreyle en az içenlerin lideri. Türkiye (koparılan bunca gürültüye rağmen) sadece ve sadece 1.4 litreyle listede sondan ikinci. Az içen diğer ülkeler, İsrail 2.6 litre, Hindistan 3.0 litre ve Kosta Rika 3.8 litre.

Şekilde görüldüğü gibi bizim memleket az içenlerin de az içeni!..

Benzer bir araştırma sonucu çok ilgimi çekmişti yıllar önce.

O araştırma, içki yasağı olan İran ve Suudi Arabistan'da 'kaçak içki operasyonları'nda ele geçirilen miktarların nüfusa oranıyla bulunan rakamların bile Türkiye'den yüksek olduğunu ortaya koyuyordu.

Yni, İran ve Suudi Arabistan kadar bile içemiyoruz!

Bakmayın siz çevrede yaratılan algıya.

'Öyle içtik, böyle kustuk, fena dağıttık' diye hava cıva yapanlara.

Tüm Türkiye bir kişi olsa..

Bu bir kişi koca yıl sadece 1.4 litre alkol tüketiyor. 1.4'ü 365 güne bölerseniz, çıkan ondalık sayı (0,003) ancak 'eser miktarda' diye ifade edilir.

Hatta yok diye.

(Bu 1.4 litreyi ülkeye gelen 40-45 milyon yabancı turistle birlikte içtiğimiz gerçeğinden hareketle, Türk insanı ağzına içki koymuyor bile diyebiliriz neredeyse..)

SATIŞ REKORU KIRILDI

Çiçekçi esnafı, '14 Şubat Sevgililer Günü'nde, tün yıl boyunca sattıklarından bile daha fazla çiçek satar. Belki biraz da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde.

Bu bir buçuk gün, tüm yıla bedeldir. Hatta sadece o gün satış yapmak için beklerler desek yeri.

İçişleri Bakanlığı'nın '17 günlük kapanma' olayına içki yasağını da eklemesi, tekel bayilerine 'sevgililer günü ortamı' yaşattı.

Tekel bayileri bir ayda satacakları kadar içkiyi, üstelik ramazan ayında geçen perşembe günü sattı. Hasılatları bilmiyorum ama adeta tüm zamanların satış rekoru kırıldı.

O kadar ki, içki içme alışkanlığı olmayan insanların bile ne olur ne olmaz diye küçük çaplı stoklar yaptığını duyduk, işittik!..

Tipik ve karakteristik bir eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme ameliyesi.

İnsanların yasaklara reaksiyon verdiğini bilmeyen Türk İdare Sistemi'nin acemiliği.

Böyle diyerek ve yazarak olayı sulandırdığımı düşünmeyin.

Bu acemilik, yazılı olarak ortaya konamayacak bir garabet bence.

Uygulamaya koyanlar ileride yasa dışılıktan yargılanabilirler bile.

Birileri soracaktır mutlaka, 'Bu kararı hangi yasaya göre aldın?' diye.

YORUM AÇILARI..

İçki yasağı bir kaç açıdan yorumlandı:

Birinci açı: Bu bir siyasi hamleydi. Muhalefet yüksek perdeden itiraz edecek ve iktidara 'Gördünüz mü bunlar içkici! Mübarek günde bile içkimi isterim diye tutturdular' deme fırsatı verecekti. Gördüğüm kadarıyla muhalefet bu tuzağa düşmedi.

İkinci açı: İktidarın beyninin arkasında saklıbir toplum özlemi var. Ağır ağır ve yavaş yavaş İslami kurallarla yönetilen bir ülke hayalini uygulamaya koyuyor. Tüm toplumu kendi gibi yaşamaya yavaş yavaş alıştırıyor.

Üçüncü açı:Oy oranlarının giderek düştüğünü ve eridiğini gören iktidar, içki yasağı gibi radikal ve yasa dışı bir uygulamayla tabanını konsolide etmeye çabalıyor, olası tartışma ortamı marifetiyle kendisine oy veren kesimleri kristalize etmeye çalışıyor.

PATLICANA DOKUNMA YASAĞI

Zaman zaman kesintiye uğrasa, hatta geriye götürülmeye çalışılsa da, 2. Meşrutiyet'ten bu yana bu ülke, tavrını modernleşmeden, akıldan, bilimden yana koydu. Anadolu insanı, bugün içki yasağı ile başlayan sürecin, yarın tesettürlü kadınların camiye sokulmaması (arada bu da oldu), yüzlerini bile kapatacak şekilde tamamen örtünmeden sokağa çıkamaması, küçük yaşta evlendirilmeleri vs gibi Taliban uygulamalarına neden olacağını bilir.

Bu işin 'kadın sesi haramdır'a kadar dayanabileceğini sezer.

Dilek ve temennim budur.

Memleketten kaçanların yönünün hep batı ülkeleri olmasını başka türlü nasıl izah edeceğiz?

Türk kadınının, semt pazarında salatalık, havuç ve patlıcana dokunmanın yasak olduğu ülkeler gibi olunmasına itiraz etmeyeceğini mi sanıyoruz!?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.