Üç bakan ayrı uçtu

Aslen Rizeliyim.Çocukken,annemin köyünden babamın köyüne giderken, yolda Karayolları'na ait resmi bir tabela gördüm:

'HEYECAN VAR'

Tabelaya biraz yaklaşınca fark ettim ki, bizim hemşerilerden biri, 'L'yi 'C' yapmış. Yani bir harfle oynamış.

Hala düşünürüm. 'Heyelan'ın yanlış yazıldığını düşünerek mi yaptı bu düzeltmeyi, yoksa 'bu coğrafya heyecanlıdır' demeye getiren bir mizah mı yaptı, emin değilim.

Hafta ortasında sel ve heyelan dolayısıyla epeyce bir heyecan yaşadı Rize.

Ve, felaketi haber alan tamı tamamına 3 bakan birden yola koyuldu.

Doğrusu bölgeye uçtu.

Sorun şu ki, muhalif basın ve muhalefet bu seyrüseferleri anında diline doladı.

Neymiş, İçişleri, Çevre ve Şehircilik ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanları 3 ayrı uçakla gitmişler Rize'ye.

Ne oldu diye soruyorlar haliyle, meşhur tasarruf genelgesine..

Hani israf haramdı, porsiyonların küçültülmesi tavsiyesinde bulunulmuştu.

İki olayı harmanlarsak eğer, Rize iklimi ile Türk siyasi iklimi fena halde birbirine benziyor. İkisinde de bol bol kayma var. Bir yanda toprak kayması, bir yanda kendi yayınladığı tasarruf genelgesine bile uymayanların güven kayması.

ÜSTÜ SİYASET ALTI TİCARET

Bizim muhalif kesimler, 'ticaretle siyasetin' nasıl kanka olduğu hususunu bir türlü anlayamıyorlar. İşte kimi münferit numuneler:

Bir...

Ticaret Bakanı Ruhsar Hanım kendi bakanlığına dezenfektan malzeme almıştı kocasının firmasından. Biraz da pahalı almıştı. Bu durumu sorun ettiler, hatta bakanın başını yediler.

Halbuki ne malumdu. Bu ticaret yapılırken Bakan Hanım'ın kafasını başka tarafa çevirmediği. O ticaret yapılırken belki de Ruhsar Hanım şu tarafa bakıyordu.

Bakanla ilgili herhangi bir yasal işlem yapılmamasından belli değil mi bu konuda son derece masum olduğu!

Anlamadılar, ticareti yapan bakanın eşiydi, siyaseti yapan bakanın kendisi.

İki...

İçişleri Bakanı'nın kuzeniMehmet Soylu, 15 TL'lik medikal ürünü SGK'ya bin liradan satmış diyorlar. Ne gördüm, ne duydum.

Bildiğim bu habere erişim engeli getirildiği. İyi olmuş.

Hukukta, 'suçun şahsiliği ilkesi'yok muydu zaten.

Siyasetçi bakana ne, kuzeninin yaptığı ticaretten.. Bakanın siyasetine kuzeni karışıyor mu ki, kuzenin ticaretine bakan karışsın.

Şu muhalefet bir türlü anlayamıyor, ticareti yapanın bakan değil, kuzeni olduğunu..

Üç...

Demirören, 10 milyona aldığı golf sahasını 320 milyona Ziraat Bankası'na satmış. Banka golf sahasını işletsin diye Demirören'e vermiş.

Ben böyle bir şeyin olduğuna zerre kadar inanmıyorum ama velev ki doğru, bize ne?

İşadamı ile bankanın neyi alıp neyi satacağına, kaça satacağına muhalefet mi karar verecek.

Valla sıktı, çok sıktı bunlar!

'128 Milyar dolar nerede' muhabbetinin bile bir gideri vardı, golf sahası dediğin sadece 320 milyonluk iş be abi...

(Dile getirdiğiniz konular biraz dişe dokunsun, lütfen!)

BİNALİ BEY'İN SESSİZLİĞİ

Bu ülkenin en çelebi, en kalender, en beyefendi, en sessiz ve sakin insanı kim derseniz, hayranlığımı gizlemeden söyleyeceğim, bana göre uzak ara Binali Yıldırım.

Venezuela, gemi, kumarhane, valizle götürülen test kitleri ve peynir..

Oğlu hakkında bu kadar (Bkz. Yukarıdaki satırlar) mesnetsiz, bu kadar gayriciddi bıdı bıdı edildiği halde, bu kadar ileri-geri konuşulduğu halde, hiç gördünüz mü, ortaya çıkıp bir savunma yaptığını!..

Binali Bey'in bu kadar büyük bir sessizlik içinde olmasını neye bağlamalı?

Sizi bilmem ben efendiliğine bağlıyorum.

Adam resmen tıp oynuyor.

Kuzular bile bu kadar sessiz değilmiş, filmi bile çekilmiş.

Sabır taşı olsa çatlardı, Binali Bey'in 'çıt'ı çıkmadı.