Yine mi buzdolabı?

Ne buzdolabıymış vay arkadaş.
Kim derdi bir beyaz eşya çıkacak, ülke tarihinin en mühim seçimine tek başına damga vuracak.
Ama vurdu işte.
Seçim kampanyasının ilk günlerinde buzdolabı konuşuyorduk.
Seçim süreci nihayete ermek üzere, hâlâ ve ısrarla gündem buzdolabı yine.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Gezegen Mehmet'in radyo programına katılmış.
Gezegen, sokakta vatandaşlarla röportajlar yaptırmış.
Bunları video haline getirmiş. 'Cumhur' ve 'millet' olarak ahaliyi kategorize etmiş.
Yayında soruyor Erdoğan'a 'Hangi tepkileri dinlemek istiyorsunuz önce?' diye.
Erdoğan cevap vermediği halde, 'Millet'le başlıyor program.
Millet de millet hani.
Hemen hemen her konuda, eğitimden sağlığa açmış ağzını yummuş gözünü millet.
Erdoğan milletin bu çemkirmelerine, '15 sene önce fırın mı vardı, buzdolabı mı vardı' diye cevap verdiğinde, dedim içimden, 'Ne buzdolabıymış, vay arkadaş' diye.
15 sene milletlerin tarihinde kısa bir süre.
Mehmet'in değil ama gezegenin 4.5 milyar yaşında olduğu bilindiğinde hele, okyanusta damla!
Yine de yaşımız müsait.
Ve Allah'a şükür aklımız fikrimiz yerinde.
Yani, 15 sene öncesini net olarak anımsayabiliyoruz milletçe.
(Türkiye'nin ilk buzdolabını 1961 yılında ürettiğine de değinelim bu vesileyle.)
Ben 55 yaşındayım. 45 yıldır tanışıyorum bu beyaz eşyayla.
Üstelik babam DSİ'de işçiydi. 5 kardeştik, annem ev hanımıydı, hepimiz okuyorduk, evimiz kiraydı. Ama buzdolabımız da, fırınımız da vardı...
Hatta 1976'da evde siyah-beyaz tüplü bir televizyonumuz bile vardı.
(Üzerinde beyaz dantel örtüsü olanından..)

2 kilo patates...
Pek sevdiğim bir gazeteci arkadaşım bu aralar mutlu mu mutlu, ama biraz da buruk.
Mutluluğunun sebebi, peş peşe tam 4 düğün davetine icabet edecek olması.
Burukluğu da işin mali portresi sebebiyle.
Baktım dün eline kağıt kalem almış hesap işine girmiş.
Düğüncülerin kendisine yakınlığı oranında bir maliyet muhasebesi yapmış:
1. Düğün: 100 TL
2. Düğün: Gram altın (187 TL)
3. Düğün: Küçük altın (320 TL)
4. Düğün: Yarım altın (640 TL)
Bizim eleman oflaya puflaya yaptı bu listeyi. Çünkü dediğim gibi, mutlu olduğu kadar da dertli.
Ne dediysek, ne yaptıysak gülümsetemedik.
'2 kilo da patates götür düğüne, hem olaya damga vur hem de işi ucuza kapat!' dedik bu şahane güncel espriye bile dudak büktü, burun kıvırdı.

Dolar kuru, soğan kuru
Patatesten söz ettik soğandan söz etmemek olmaz. Pazarlarda bu ikisi yan yana satılır zaten. Ve, normal ortamda diğer sebzelere oranla tazeliklerini korumaları nedeniyle de 3'er 5'er kilo alınır her ikisi de. Soğan- patates gündemi sadece biz ölümlü fanilerin değil. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce TÜSİAD'a gitti geçende, mevzu orada bile gelmiş gündeme.
Şöyle konuşmuş İnce: 'Soğan kuru, dolar kurunu geçti memlekette!'
Boş bulunup 2 kilo patates almıştım marketten geçenlerde. Fişe bakınca şoke oldum, nasıl ağladıysam sosyal medyada, konu komşu koşa koşa geldi teselliye.