Zamanı gelince tenhada kıstır!

Matematiğe hepimiz gıcığız değil mi?

En azından biz lisede okurken durum buydu.

Bir aforizma var, düşünce özgürlüğü ile terör söylemi arasında kıl kadar ince bir çizgi olduğunu anlatan.

Şöyle:

‘Matematik öğretmenlerini öldürmek lazım’ cümlesi düşünce özgürlüğü.

Dolayısıyla suç değil.

‘Filanca matematik öğretmenini, şurada kıstırıp öldürmek lazım’ cümlesi ise, terör söylemi.

Yüzde yüz suç.

Bu lafı edeni, kolluk derdest etmeli, mahkeme de içeri tıkmalı ki, Filanca matematik öğretmeninin canı kurtulsun.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor:

‘Neyi teklif ettikleri, nasıl bir yöntem ve reçete sundukları belli olmayan cahil ve küstah yorumcu müsveddelerini bilhassa Halk TV başta olmak üzere MHP’ye saldırı ortamı açan tahdit ve teşvik eden medya organlarını ve özellikle medya patronlarını tek tek not aldığımızı, yeri ve zamanı geldiğinde de bunların burunlarından fitil fitil getireceğimizi, kalabalıkta yapılan itibar suikastlarının tenhada özrünün kabul edilmeyeceğini muhataplarına duyurmak istiyorum.’

Matematik öğretmenleri aforizmasını anımsayarak yukarıdaki metinden ‘suç’ olabilecek kısımları ayıklayalım:

‘Bilhassa Halk TV başta olmak üzere..’

‘Medya patronlarını tek tek not aldığımızı..’

‘Yeri ve zamanı geldiğinde bunların burunlarından fitil fitil getireceğimizi..’

‘Kalabalıkta yapılan itibar suikastının tenhada özrünün kabul edilmeyeceğini..’

Bir an için, Bahçeli’ye gönülden ve ciğerden bağlı bir MHP sempatizanı olduğunuzu varsayın.

Genel başkan size ne diyor, nasıl bir vazife veriyor?

Soru: Hedef ne?

Halk TV ve benzerleri ve bunların medya patronları. (Medya patronu bulamazsanız, çalışan da olur!)

Soru: Ne zaman harekete geçmek lazım?

Yeri ve zamanı geldiğinde! (Her an ve her yer gibi bir şey)

Soru: Bu arkadaşları nerede kıstırmak lazım?

Tenhada! (Özür dileseler bile affetmeyin ama..)

Yasayla kurulmuş partiler, kendilerine haksızlık veya hakaret edildiğini falan düşünüyorlarsa, gidecekleri yer belli:

Mahkemeler.

Yasanın temsilcisi organlar haklarını yasal yollardan ararlar.

Pusu kurmazlar, doğru zamanı kollamazlar, basını tehdit etmezler.

Daha doğrusu, Atatürk’ün söylediği ‘basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilme aracı yine bizzat basın özgürlüğüdür’ düsturundan hareketle..

Basın tarafından kendilerine yapılan haksızlığı, yine basın araçlarını kullanarak bertaraf etmeye çalışırlar.

Yalanlarlar, kamuoyunun doğrusunu öğrenmesine vesile olurlar.

Yeri ve zamanı geldiğinde tenhada kıstırma, terör söylemi değil mi sizce de?

Bir siyasi parti genel başkanı tarafından söylense bile...