Dünya Güreş Şampiyonu bürokraside de rüzgar gibi

Geçtiğimiz günlerde Ankara'ya yolum düştü. Ülke spor tarihinde bizlere çok büyük gururlar yaşatan birine konuk oldum. Sporun içerisinde biri olmam hasebiyle Sporcu Yetiştirme Daire Başkanı, hemşerim Selçuk Çebi'ye özel bir ziyaret gerçekleştirdim. 3 kez dünya şampiyonluğu rekorunu elinde bulunduran Çebi, aynı zamanda Dünya Güreş Birliği (UWW) tarafından kendi sıkletinde dünyanın en iyi güreşçisi de seçildi. Bu kısa başarı anekdotu, sanırım sporculuk kariyerini özetlemeye yeter de artar. Yazımın kahramanının başarı hikayesini çok da detaylı yazmaya gerek kalmıyor haliyle...

Bürokrat olarak göreve başladıktan sonra "Minderdeki başarısını gösterebilecek mi" sorusu zihinlerde canlansa da Selçuk Çebi, kısa zamanda Daire Başkanlığı hizmet kalemlerinde inanılmaz yol kat etti. Özellikle sporcuların küçük yaşta, eğitim ile sporu bir arada götürebilmelerinde çok büyük rolü var kendisinin. Onların hem akademik, hem de elit sporcu olma yolunda Daire Başkanlığı'nın etkisi, azımsanamayacak derecede fazla.

Başkent'teki görüşmenin ana konusu ise paralimpik sporcular oldu. İlk etapta Selçuk Çebi'nin engel gruplarına bakış açısını anlatıp daha sonra da paralimpik süreci detaylandırmak istiyorum.

Engelli birey, engelli insan, engelli sporcu gibi kavramlarına karşı olduğunun altını kalın kalın çizen Selçuk Çebi, bakın bakış açısını nasıl anlatıyor: "Her bir kişiyi, yüce Allah'ın yarattığı ve herkes gibi insanca yaşam hakkı olan, kişisel yaşam alanı ve özgürlüğü olan bireyler olarak görüyorum. Paralimpik branşlarda yol alan kardeşlerimin özel durumları itibariyle bazı kısıtlılıklarının olması, onları farklı adlandırmamızı gerektirmez. Biz olaya sporcu gözüyle bakıyoruz. Bu kardeşlerimiz Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu ve Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu'na bağlı. Ülkemiz insanının, paralimpik sporcular hakkında bilgi sahibi olması adına bazı sınıflandırmalar yapılması gerekiyor. Bu ifadeleri kullanırken genel bilgi amaçlı kullanmaya özen gösteriyoruz. Zira olimpiyat oyunlarına katılacak sporcu ile paralimpik oyunlara katılacak sporcular arasında hiçbir fark yok. Hepsi, ülkemiz için aynı değerde olimpik sporcu kapsamındadır. Tokyo hazırlıkları, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle bütün ülkeleri etkiledi. Pandemi sürecini kim iyi yönetmişse, doğal olarak alacağı madalya sayısı da artacak. Bu olumsuz dönemi dünyada en iyi yöneten ülkelerin başında geliyoruz. Süreci doğru yönetmek, daha önce pek başarılı olamadığımız bazı branşlarda çok büyük başarılar getirdi. Elbette ki doğru yönetim, olimpiyat ve paralimpik madalya olarak da Tokyo'da bize yansıyacaktır. Paralimpik havuzdaki sporcularımızla birebir ilgileniyoruz, sürekli kamp ziyaretleri gerçekleştirip onlarla iç içe oluyoruz. Hepsinin çok farklı yaşam hikâyeleri var. Bu hikâyeleri dinlediğimizde etkileniyoruz elbette. Lakin bu, onlara acıyarak ya da muhtaçmış gibi davranmayı asla doğru kılmaz. Maalesef halkımız genel itibariyle çok merhametli olduğu için bu tür yaklaşımlarla çok sık karşılaşıyoruz. Aslında bizim bir görevimiz de engelli kardeşlerimizin bu durumlarını, yine onların başarılarıyla birlikte topluma anlatarak engellilik bilincine katkı vermek. Uluslararası alanda sportif başarı, ülkemiz için oldukça önemli. Bu doğrultuda federasyonlarımız, sporcularımız, antrenörlerimiz ve tüm bileşenler yoğun şekilde çalışmaya devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın çizdiği hedefler doğrultusunda, Spor Bakanlığı'mızın destekleriyle çalışmalarımızı tamamlayıp halkımızın dualarıyla Tokyo'dan büyük başarılarla döneceğimize inanıyoruz. En son yapılan Dubai 2021 Para Atletizm Grand Prix'ine 52 ülkeden 471 sporcu katıldı. 3 federasyonumuzdan 23 sporcu ile gittiğimiz Dubai'den 8 altın, 10 gümüş ve 6 bronz madalya ile döndük. Şimdi önümüzde Tunus'ta yapılacak şampiyona var ve paralimpik sporcularımız buraya katılacak. İnanıyorum ki dereceler ve kota sayısı, her yeni şampiyonada artarak devam edecek. Başarılarından dolayı federasyonlarımızı, sporcu, antrenör ve emek verenleri kutluyorum. Bizler, onların ülkemiz adına daha iyi sonuçlar almaları için tüm imkânları seferber edip, yoğun mesai harcamaya devam edeceğiz."

"Başarı, asla tesadüfi değildir" sözünün doğruluğunu, Tokyo'da bir kez daha kavrayacağımızdan eminim. Liyakat esasına uygun kişileri işin başına getirdiğiniz zaman başarı, kaçınılmaz olur. Bu bağlamda dünyanın en iyi sporcusu olmuş, sahanın içinden gelmiş, ter akıtmış kişilerin o işlerin başında yer almalarının başarının gelmesi için ne denli önemli bir karar olduğunu gözler önüne seriyor. Selçuk Çebi gibi örneklerin artarak devam etmesi, en büyük temennim.