Hava Durumu

Otizmli sayısı neden artıyor?

Yazının Giriş Tarihi: 13.04.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.04.2025 23:54

2 Nisan Dünya Otizm Günü vesilesiyle bir kez daha otizm konusunda farkındalık çalışmalarına şahitlik ettik. Bu konuda çok önemli farkındalık çalışması yapan ve önemli kazanımların elde edilmesini sağlayan pek çok sivil toplum kuruluşu ve gönüllü var. Hepsinin emeklerine sağlık. Gerçekten katkıları, emekleri, elde ettikleri kazanımlar çok ama çok değerli. Elbette önemli etkinlikler gerçekleştirildi ancak toplumun genelinde otizm konusundaki farkındalık düzeyi maalesef çok alt seviyelerde. İnanın birçok kişi, otizmi telaffuz bile edemeyecek noktada. Neyse bize düşen, bu farkındalık denizine bir damla da olsa katkıda bulunmak.

Tam adı Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan otizmde, bireylerde sosyal etkileşim ve iletişim ile kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlar en önemli noktalar. Konuşma gecikmesi, yetersiz kelime dağarcığı, ismi söylendiğinde bakmama veya göz teması kuramama gibi belirtiler, otizm habercisi olabilir.

Spektrum denilmesinin nedeni, çocuğun etkilenme derecesinin ve buna bağlı gelişim becerilerinin hafiften ağıra kadar değişiklik göstermesi. En hafif derecede etkilenen çocuğun ‘normal’den ayrımı zor olup özellikle zekası normal hatta aritmetik gibi özgün alanlarda normallerinden ileridir. En ağır derecede etkilenen çocuk ise tüm gelişim alanlarında ve günlük işlevselliğinde en fazla kayıp yaşayan ve davranış sorunları en çok olandır. Otizmin görülme sıklığı ise giderek artıyor. 30 yıl önce 10 binlerle ifade edilmişken günümüzde 600 binlerden bahsediliyor.

Otizm tedavisinde ilaç tedavisi, psiko-sosyal ve eğitimsel yöntemler uygulanıyor. Hangi tedavinin ne kadar ve ne süreyle uygulanacağı ise otizmin şiddetine ve çocuğun işlevselliğine bağlı. Örneğin; davranışsal tanımlama, dil, bilişsel ve sosyal gelişim becerilerindeki eksikliklere bağlı olarak tedavi planlaması yapılıyor.

Geçtiğimiz günlerde bu konuda önemli açıklamalar yapan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, otizmdeki artışın sebeplerinden biri olarak farkındalığın artmasını işaret etmiş. Bu gerçekten önemli bir tespit. Hızlı yaşam temposu, teknoloji ve modern yaşam tarzının da otizmin artışına yol açan etkenler arasında sayılabileceğini ifade etmiş. Tarhan, sosyalleşmenin az olduğu, yalnızlık ve izole bir yaşam tarzının hakim olduğu toplumlarda otizm riskinin arttığına da dikkati çekiyor.

Peki, ne yapmalı? Tarhan’a göre; otizmli çocukları hayata kazandırmak için doğru bir tanı koymak çok önemlidir. Otizmli bir çocukla erken dönemde doğru bir şekilde ilişki kurmak çok önemli. 0-3 yaş arasında, çocukların yalnızca ebeveynlerinin gözetiminde ekranla zaman geçirmeleri öneriliyor. 3 yaşından sonra günde 1 saatten fazla ekran kullanılmasın diyor. En önemli noktalardan biri de otizmli çocukların hayata kazandırılabilmesi için özel eğitim şart. Ekip çalışmasına da vurgu yapan Tarhan’ın işaret ettiği gibi psikiyatrist, ergoterapist, özel eğitim uzmanları ve aile bireyleri birlikte çalışarak çocukların gelişimini desteklemeli. Yine çok önemli bir nokta daha var. O da aile içindeki sevgi dolu ilişkiler. Bunun da çocuğun taşkınlık yapmasını engellediğini ifade etmiş Tarhan...

Aslında otizmli bireyleri topluma kazandırmak sanıldığı kadar zor değil. Yeter ki herkes üzerine düşen görevi, kararlılıkla ve yılgınlığa mahal vermeden yerine getirsin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.