Zehirli sarmaşık

Ülke insanımızda, bilhassa kamuda icracı görevlerde bulunan isimlerde bir türlü vazgeçilemeyen bir huy var. Zaten asli görevi olan şeyleri, çok büyük icraatmış gibi dile getirmek…

Maalesef kamu ve yerel yönetimlerin tamamına yakınını bu huy, adeta zehirli bir sarmaşık gibi sarmış durumda. Kim sarmaşığın ucundan tutarsa o büyülü sarmala kapılıp gidiyor. Sonra haber alabilene aşk olsun!

“Neden böyle bir girizgâh yaptın” diye soracak olursanız… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kısa süre önce ihtiyaç sahibi vatandaşların temel gereksinimlerinin karşılanması amacıyla Eylül ayında birçok başlıkta ödeme yaptıklarını açıkladı. Veriler ışığında habere devam edelim… Bakan Yanık, Eylül ayı içerisinde Türkiye Aile Destek Programı başta olmak üzere ihtiyaç sahibi vatandaşları yalnız bırakmadıklarını söylemiş ve şu verileri paylaşmış:  “2,1 milyar TL tutarında yaşlı aylığı ve engelli aylıklarını hak sahiplerine ulaştırdık. 1,8 milyar TL Evde Bakım Yardımını hesaplara yatırdık. Sosyal Ekonomik Destek ile ailelerimize 340,5 milyon TL destekte bulunduk. 81 il ve ilçelerinde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına her ay aktardığımız ‘periyodik pay’ kapsamında 243,4 milyon TL destek verdik. Yaşlı, engelli, ağır kronik hastalığı nedeniyle öz bakımını yerine getiremeyenler ve 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için Vefa Projesi kapsamında 19,2 milyon TL ödeme gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızın SGK’ya ödemesi gereken 3,3 milyar TL’lik tutarı Bakanlık olarak biz üstlendik. İhtiyaç sahibi hanelere Elektrik Tüketim Desteği için toplam 285,9 milyon TL tutarında destek verdik. 231,2 milyon TL eğitim materyali desteği sağladık. Barınma yardımı kapsamında 8,5 milyon TL destek sağladık. 4,6 milyon TL aşevi yardımı aktardık. Doğum yardımı kapsamında 33,2 milyon TL nakdi yardım yaptık. Şehit yakınları ve gazilerin muhtelif ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için de 2,4 milyon TL destek verdik.”

 Özetle; Eylül ayında toplamda 9,6 milyar TL destek verdiklerini açıklamış Bakan Yanık… Duymaya çok alışkın olduğunuz bir haber değil mi? Hepimiz o kadar kanıksamışız ki bu durumu, maalesef sorgulayan çok az.

Devlet kurumlarının asli ve tali görevleri, Anayasal çerçeveyle belirlenmiş durumda. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaşmış uluslararası anlaşmalar da devletin görev alanını net bir şekilde ortaya koyuyor. Atanarak bu görevlere gelen bakan, bürokrat ve memur da bu asli ve tali görevleri, uluslararası standartları gözeterek yerine getirmek zorunda. Sadece bakanlar değil, özellikle milletvekillerinde de benzer bir tablo ile karşılaşıyoruz.

Asıl övünülmesi gereken şey, mevzuattaki görevleri yerine getirmek değil onun da ötesine ulaşarak tüm kalplere dokunabilmektir. O koltuklardan kalktıktan sonra olumlu anlamda kalıcı izler bırakmaktır. Yazının başında da dile getirdiğim zehirli sarmaşığa kapılıp gitmektense duvarları yıkmak, yeni ufuklar açmak çok daha değerli olacaktır.