Haftanın son gününe girerken..
Öyle olaylar ve görüntüler hafızama kazındı ki!
Hele o Manisa Akhisar'da yaşanan...
Bir çay ocağı..
Önünde oturan, sağından solundan insanlar geçen..
Adamın biri almış eline demir çubuğu çocuğunun önünde kadını dövüyor.
Ve herkes seyrediyor..
Alayınızın insanlığınıza, vicdanınıza, suratınıza tüküreyim.
Yazıklar olsun...
Her şeyi seyreden toplumun önünde..
Kadın dövüp öldürürler..
Cinayet işleyip Amerika'ya da kaçarlar..
Orman'da yakarlar..
Meclis'te birbirlerini yumruklar..
40 yıl hapsi istenenleri serbestte kalır.
Kimin ne umurunda ki?
Çiftçi traktörüyle eylemdeymiş!...
Ürün tarlada 2 pazarda 15 liraya satılmış..!
Köprü, otoyol, yakıt, gıda zamları uçmuş..!
Asgari ücretli açlığa mahkummuş!
Emekli yüzde 25 zam'la hapsedilmiş..!
Takılırız önümüzde ki seyirlik gündemlere bakar dururuz öyle!
Atlarız gerçeğimizi..
Günü birlik yaşıyoruz..
Hatta bazen bedava..
1600'lı yıllarda filozof Giordana Bruno
"Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." sözlerinden dolayı engizisyon tarafından yakılarak idama mahkum edilmişti.
Bugün yaşıyor olsa aynı klise her halde çarmıha gererdi!
Yine 10 yıl önce Eskişehir'de bir etkinlikte..
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkan Vekili Üzeyir İlbak..
"Televizyonu okuyan, kitabı seyreden topluma döndük." demişti..
Günümüze döndüğümüzde çok haklıymış..
Değişen bir şey yok..
Halen televizyonu okuyan..
Kitabı seyreden bakış açılarından ne bekliyoruz ki!
Geçim ekonomi desen zaten Allahlık..
Seyretsen ne olur, seyretmesen?