Dil...

Aslında beceresi olana öyle önemli bir organ ki.

Yazarken, konuşurken..

Gerçi siz ne anlatırsanız anlatın.

Siyasallaşan medya, kendi kulvarında hep aynı üslupta.

Çok iyi bilirim.

Kolay kolay da kimseyi memnun edemezsiniz.

Çünkü herkes, konuya, işine gelen taraftan yaklaşıyor.

Garip bir ruhsal masturbasyon peşindeyiz adeta.

Sabah akşam çok sayıda yayına göz atarım.

Kim ne demiş, ne söylemiş, yada demek istemiş?

Önümde bazı notlar.

Öyle bakıyorum...

'Nasıl yorumlarım' diye..

Birinin başlığı.

"500 gündür dikilip durdunuz.Dünya bilim tarihine katkınız bu mu hacılar?"

Sözde Boğaziçi Üniversite'sinde ki eylemlere atıfta bulunuyor.

Yine bir başka başlık..Atatürk havalimanı'nda ki yıkıma ilişkin.

"Ne ayaksınız alın size ağaç, alın size park..Yeşilköy'de oturuyorum havasını atmak için havalimanı çevresini betonla dolduran siz"..

Sonraki..

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin parti grup toplantısında ki keyifli anlarına ilişkin..

"Bu aralar popülaritesi çok yüksek"..

Milyar dolarlık cari açık, 16'lık dolar, 17'lik delikanlı euro. 

Tarlada 9'liralık patates, benzine, gıdaya zamlar güldür güldür gelince.

'Hallediriz, çözeriz, yaparız'lı skeçler güldürüyorda asıl içinde ki ironiye bakmalı.

Zaman zaman bu medya analizlerini yapıyorum.

Fakat  başlıkları, tavrı üslubu gördükçe.... "yok artık diyorum'...

Resmen siyasetçi gibi parmak sallayan söylemler.

'siz hangi ülke yaşıyorsunuz?" dedirtiyor.

Oysa..Ortadoğu'yu dibine kadar karıştırıp silah veren, YPG'ye tam destek sağlayan Amerika içinde..

Keşke 'ABD, Türkiye'yi ikna etme peşinde'nin ötesini diyebilsek..

Avrupa'da en çok ihracat yaptığımız Almanya, İsveç ve Finlandiya'ya 'hoş geldiniz' selamı verdi bile. ABD bizi ikna ederse...O zaman ne söyleyeceğiz?

Başlıkta da belirttiğim gibi inanın o dil öyle önemli ki..

Gerek siyasal arenada, gerekse medya'da..

Haydi siyasetçi boş tribünlere oynuyor...

Bizim mahalleyse kendi kendine dil çıkarmanın ötesine geçemiyor. Körler sağırlar.

Haksız mıyım hacılar? Şimdi diyeceksiniz 'bak sende onlar gibi söyledin..'

Merak etmeyin, benden kırkayak'ta, bukalemunda olmaz.

Konfüçyüs'e sormuşlar...

"Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" 

Büyük filozof, şöyle cevap verir.

"Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım.Şöyle ki. Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz.

Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!"

Çok şeyi anlatıyor değil mi?