Hava Durumu

Göçmen kapısı çift taraflı açılmadıkça!

Yazının Giriş Tarihi: 03.09.2021 07:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.09.2021 07:59

Avrupa'da toplantı üstüne toplantı yapılıyor.
Amerika'nın kararları, Nato'nun tavrı..
Çekilme.. Tahliye süreçleri...
Masada herkes çok şeyi söylüyor da...
Sözde herkes konuşuyor da, öz'de Afganistan konusunda, Taliban, Rusya, Çin üçlemi kafa karıştırıyor. Dünkü AB Dışişleri ve Savunma Bakanları'nın, Slovenya zirvesi bildik tavrın ötesine gitmeyecek.
Çünkü 2015 krizini tekrar yaşamak istemiyor..
Kontrolsüz yasadışı göçe karşı.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in "Afganistan'la ilgili sorunların çözülmesi için komşu ülkelerle iş birliğini artırmak zorundayız. Onlara ilk mülteci dalgasında yardım etmeliyiz" sözleri düşündürücü..
Yani 'AB fonları karşılığında göçmenleri bir noktada tutmalıyız 'diyor açıkça..
Milyonlarca Suriyeli Türkiye'de..
Sayıları 5-7 milyon deniyor.
Şu ana kadar gelen 300 binin üzerindeki Afgan yadsınır mı?
Her gün İran sınırında 2 bin göçmen geliyor..
Ve kesinlikle Avrupa tavrını değiştirmeyecek. Sonuç ve rakamlara bakarsak biz açık açık göçmen ambarı olmuşuz. Kimse kurusa bakmasın ama bu kapıları açmakla da çözümlenmez...
Çünkü, kapı tek taraflı değil ki! Sen kapıyı açıyorsun, e Yunanistan açtı mı?
Hayır... Açmayacak da..
Yaşananlar.. Göç travması..
Yarın öbür gün Türk vatandaşlarının Avrupa vizelerinde bile etkili olabilir.
Bu yüzden uygulanacak dış politikada akıl ve ülke çıkarları esas alınmalı.
Ne olursa olsun, sorun yerinde çözümlenmeli.
Tamam elbet 'insanlık' önemli...
Ülke nüfusunun neredeyse yüzde 10'u kadar göçmen-mülteci doldu.
Bunun ekonomik, sosyal, idari yönetimi kolay değil.
Bu arada haberlerde İçişleri Bakanlığı'nın bir duyurusu dikkatimi çekti..
2 Eylül 2021 tarihinden geçerli olmak üzere Ankara ili mülki sınırları geçici koruma kaydına kapatıldı. Ankara'daki Suriyeliler kayıtlı olduğu illere gönderilecek.
Çözüm bir başka il'e mi yollamak?
Yoksa kendi ülkelerinde olmalarını sağlamak mı?

YAVAŞ MI?

Dünkü yazımda yer alan 'yavaş gazetecilik' analizi üzerine yorumlar geliyor.
Genelde geçmişi 'gazetecilik' olmayan kimseyle, ya da trollerle sektörü tartışmam.
Oysa yazının öznesi açık.
Bilgi-araştırma ve yorum yetisi olan bakış açılarının harmanı hızlı dijital çağda 'yavaş gazetecilik' terimini doğurdu. Bugünkü fast-food kültüründe uygulamak elbet zor. Sebepleri bariz.
Yavaş ile yavşak arasındaki fark da budur. Bilirsiniz..
Yavşak, "Bit yavrusu, sirke" anlamına gelir..
Elbet günümüz medyasında toplumda böyle birçok bit yavrusu mevcuttur.
Çok da anlamlı bir atasözü vardır..
"Yavşak büyüdü bit oldu, enik büyüdü it oldu."
Dileyen üstüne alınabilir...
Bu sözü geçmiş dönemde bir başka siyasiye kullanan siyasetçilerimiz de olmuştur.
Arşivlerde mevcuttur..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.