Hadi bayram ettirin görelim

İktidarın alacağı ekonomik kararlar geleceğini de belirleyecek.

Herkes asgari ücrete odaklandı.

Bu belli bir kesim için olsa da yaşamın tüm alanlarını etkileyecek.

Çalışma Bakanı'nın 'Toplumun, işçilerin beklentilerini karşılayan ciddi bir asgari ücret artışı yapacağız. Düşük gelirli asgari ücretle çalışanlar için bir bayram havası yaratacaktır'' sözlerinden yola çıkarsak..

Artışın bayram havası yaratması için günün ekonomik gerçekleriyle bağdaşması gerekiyor.

Enflasyon öyle yüzde 21 falan değil.

Daha iki-üç hafta öncesine kadar 7.90'dan bir marketten aldığım 100 gram kahveyi yine bir marketler zincirinde dün 13.90 liraya görünce 'yuhh artık' dedim.

Hatta almadım kahveyi 'neee bu ya ' derken kasadaki çocuk bana..

'abi hükümetin suçu yok, hep stokçular' demez mi?

Aynı ağız aynı dil. 'Sen nerede yaşıyorsun, niye madem suçu olmayanlar denetlemiyor, kontrol edemiyor sistemi, fiyatları' yanıtıma sustu kaldı. Başladı helalleşme geyiğine.

Bu sefer aldığım diğer ürenleri de bırakıp çıktım.

Ülkede benzine neredeyse 2 gün arayla zam geliyor.

Doğal tüketim ürünleri aldı başını gitti.

Elktrik, su, gaz'dan hiç söz etmiyorum.

Dövize odaklı, bağlı ürünlerin çoğunda geçmiş olsun..

Oğlum evlilik hazırlığında...

Kiralık daire bakıyorlar... Mal sahibi bile artık ne diyor biliyor musunuz?

'Findex kredi notunuza bakarım, ona göre evimi veririm'

Yani bu ülkede art arda o kadar çok şey yaşandı ki.

Toplum ne fiyatlara, ne siyasete güvenmiyor.

Artık insanlar birbirine güvenmiyor, inanmıyor.

Haliyle evini verecek olan da karşınıza kredi notuyla çıkıyor.

Yahu bu gençlerin kredi notu ne olacak.

Sonra kalkıp 'bayram'dan söz edince insan düşünüyor.

Zamlar kesilecek mi? Yooooo...

Hafta sonuna girerken Merkez Bankası piyasaya yine müdahale etti.

Sonuç ne oldu? Yine hüsran...

Dolar, euro doludizgin...

Sebep ve sonuç malum.

Keşke her şey öyle duayla, ayetle çözülecek olsa.

Elbet başımız sıkıştığında şükretmenin ne demek olduğunu anlıyoruz.

Kavrıyoruz... Fakat sokağa adımımızı attığımız anda gerçekler ağzımızdan girip burnumuzdan çıkıyor. Yazımın başında söylediğim gibi..

Yöneten sağlıklı kararlar alıp mağduriyetleri çözemezse bu saatten sonrası onun için boşluktur..

Elbet sandık bir çözüm..

Erken ya da zamanında..

Hep söylediğim gibi..

Var olan ya da yönetmek isteyen..

Neyi nasıl yapacağını, ekonomik gerçekleri tam olarak anlatmadığı sürece toplumu ikna edemez..

Hadi bayram ettirin görelim..

Helal olsun diyelim...