Hatırlarsınız bir süre önce manşetine taşımıştı bir gazete...
Pandemi, deprem ve savaşın tetiklediği ekonomik krizin etkilerini azaltmak için bir defaya mahsus zenginlerden "aktif vergisi" alınmasını istemişti.
Neymiş ülkede yüzlerce holding varmış..
Ne yapacağız peki...?
Ülkenin açığını...
Yıllardır uygulanan ekonomi programlarının yetersizliğini...
Zenginin üzerine yıkınca sorun çözülecek mi?
Tamam her şeyin sorumlusu dış güçler!
Peki içeride yaşananları nasıl yorumlayacağız...?
Asıl alınan kararlar ve işletme yönetimi mantığına odaklanmak gerekmiyor mu?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz'ın verdiği rakamlar çok hazin bir örnek..
Arşivlerde duruyor.. Kaynak, Sayıştay'ın DHMİ resmi istatistikleri...
Aynen şöyle diyor Yavuzyılmaz..
“AK Parti’nin Zafer Havalimanının açıldığı günden bugüne kadarki 12 yıl boyunca yarattığı tarihi zararın bilançosunu çıkardık.
2012-2024 yılları arasında..
Garanti edilen giden yolcu sayısı:13.637.247
Gerçekleşen giden yolcu sayısı: 417.239
Hata payı: %97
Hazinenin şirkete yaptığı garanti ödemesi: 70.275.338 Euro
Güncel kurla: 2 Milyar 500 Milyon Lira!”
Nasıl hesap ama, süper değil mi?
Sizce bu oranlar neyi izah ediyor..
Bunun tek açıklaması var....
Yap, işlet, devret, üstüne zarar et..
Böyle çok örnek var..
Hasta garantili hastaneler..Otomobil geçişli yollar, köprüler...
Ve işte malum hava alanları...
Garanti yolcu gelmiyor..
Uçmayanı için para veriyorsun..
İyi iş vallahi...Sonra 'o oldu, bu oldu' de...
Absürt tekliflerle 'daya zengine vergi' önerisini...
Keşke sorun çakma Robin Hood'lukla çözülse!
Şu işletme hesabını holding'te biri yapsa bin kez kovulmuştu!
Kimse sormadı mı bu havaalanının "burada ne işi var?" diye?
Bu şehirde bile iki tane varken, işletemezken ve Sabiha Gökçen'e 1.5 saat uzaktayken!
Ne büyük zafer değil mi, ödenen milyonlarca Euro garantiler!