Düne dair ne söylesek boş...
Hiç kimse, hiç bir şey için ahkam kesmesin...
Herkes önce aynaya bir baksın?
Ne söyledik, ne yaptık?
Siz 6 Şubat'ı Kahramanmaraş'ta, Hatay'da, Adıyaman'da ve diğer illerde hayatını kaybedenlerin ailelerine sorun..
Ateş düştüğü yeri yaktı..
50 binin üzerinde canımızı kaybettik...
'Geçmiş olsun' deyince geçmiyor...
'Başınız sağ olsun' deyince o acılar hafiflemiyor...
Hatırlamakla, unutmamak aynı şey mi?
İşte tam yıldönümünde herkes beylik laflar eder...
Sonra sabahında günlük teranesine döner..
Neyi değiştirdik..?
Neyi dönüştürdük...?
1999'dan ders almayan, nelerden ders aldı?
Ağzı olan konuştu..
Tekrar etsen ne yazacak?
Bugün 7 şiddetinde sallansak, İstanbul çöker, İzmir dağılır, Bursa felç olur!
Türkiye kan ağlar...
30-40-50 binlerimizi değil, 100 binlerimizi kaybederiz.
Oy uğruna adına af değil 'imar barışı' dediğimiz gerçeklerle hayatın üzerine kaçak katlar çıkarken seyrettik çok şeyi..
Kimse demagoji yapmasın..
Temelinden betonuna kusurlu binaları seyredenleri seyrettiğimiz sürece aynı yerde kalırız!
Bu kader değil, ama sonrası hep keder.
SANTORİNİ DERSİ!
Biz ülkemizde felaket üstüne felaket yaşarken şu son bir kaç günde Ege denizinde Santorini'de yaşanan deprem fırtınasına hepiniz tanıksınız..
Burada dikkat çekmek isteyeceğim, hatta altını çizdiğim ana konu şu..
Art arda depremler yaşanınca şiddeti 4.8'lere geldiğinde acil durum ilan edildi.
En büyük depremin 5.5 richter'i aşması beklenmiyor.
Tsunami riskinin düşük olduğu söylense de..
'Güçlü deprem riski göz artı' edilemez dendi ve 9 bin kişi adadan ayrıldı.
Binlerce insan 4.8' e rağmen tahliye edildi, okullara ara verildi.
Ek uçak ve feribot seferleri konuldu..
Ders alınması gereken bir tahliye operasyonuydu.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bırak ağlayayım. Ben gelecek için değil, geçmiş için ağlıyorum. Her şey gitti, uzaklaştı. Ağlayan ben değilim. Hatıralarım ağlıyor.” ( Oblomov, Ivan Gonçarov )