İktidar partisinin güçlü eli!

İçişleri Eski Bakanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala'yı dinlerken, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'a yönelik sözleri parti içinde dikkat çekti.

"Yaptığı hizmetlerle bize güçlü bir şekilde söz söyleme hakkı verdiği için kendisine teşekkür ediyorum"

Bunun yorumu açık...

Alinur Başkan'ın elinin Ankara'da da güçlü olduğu.

İnegöl sonrası partisinde Büyükşehir'le de kabul gördüğüdür.

Yani bende başkan olsam...

Gelir gelmez ne Acemler'i, ne Doğanbey'i, ne timsah kafasız stadyumu çözmem mümkün olmaz...

Ve yine Ala'nın...

"Bizim çıkaracağımız sorunlar, sadece bize yansımaz. Bursalılara yansır" sözlerininde açılımı net..

Herkese derin bir mesaj içeriyor...Partililere, belediye başkanlarına, eskiye, yeniye...

Anlayan anlar...

Muhalefette diyecek ki, ne gücü, ne hizmeti..

Trafik, yapılaşma vs diyecekte diyecek..

Yazının bugün öznesi ağabey ve nüansları.

Sonuçta ... AK Parti hem seri üretiyor.

Hem seri tüketiyor. Bazen çabuk da vazgeçebiliyor.

O yüzden adaptasyonla birlikte ani refleksler şart...

Cumhurbaşkanı'ndan da kabul gören Davut Gürkan da bunun sonucu..

Ne çok de, da demişim yine...

Ayhan Salman'ın İl Başkanlığını devir töreninde herkes tam kadro hazır bulunurken mesajların 'birlik üzerine' kurulması önemli..Yeter ki becerebilsinler.

Geçen günde yazdım...

Yeni başkanın, belediye başkanlarının kucaklarındaki top çok tehlikeli..

MHP yokmuş gibi hareket edip aradaki farkı kendileri kapatmalı.

Kolay mı değil...Sırtını o 10 puana bağlarsa yarın çok karnı ağrır.

Bunu da sağlıklı hizmetle çözebilirler...

Gördüğüm kadarıyla uyumlu bir yönetsel işleyiş var.

Efkan Ala, Hakan Çavuşoğlu ikilisi, vekiller, başkanlar ortak hareket ediyorlar.

Etmezlerse zaten kaybederler. Dışarıdan gözlemim.

Bu arada okurlarıma da mini bir not.

Biraz siyaset yazdığınızda ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamazsınız.

AK Parti'yi yazınca AK Parti'li, CHP yazınca CHP'li, MHP yazınca MHP'li olunmuyor.

Bence malzemenin içine odaklanın.

Ortalık onca yandaş ve candaşla doluyken...

Sabah erken kalkan klavyenin şövalyesiyken trollere derim ki:

Ben kendi halinde Donkişot....

Don ve Kişot'u ayırırsak yeldeğirmenleri kıskanır elbet...

Ama kalkıp da donumuzun markasını söyleyecek değiliz.

Haaa unutmadan fasulye yiyen gay'in hikayesi de bir gün ayrıca yazı konusu olur...