Kabuklu deniz ürünlerine 'haram' fetvası!

Tam oturdum Türk askerinin Afganistan'dan çekilmesini 'yerinde buldum' diye yazıya başladım...
Gözüme takılan bir haber aklımdaki gündemi değiştirdi.
Din İşleri Kurulu, kabuklu deniz canlıları midye, kalamar, yengeç, ıstakoz ve karidesin helal olmadığına dair fetvası..
Der ki Diyanet...
"Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir. Hanefi mezhebi, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen 'deniz hayvanları' ifadesiyle balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyen midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir."
Ben ki 'denizden babam çıksa yerim' görüşünde olanlardanım.
Midye, kalamar, karides ve diğerlerini tek geçerim.
Çok severim...
Bu durumda diyanete göre deniz zındıkları..
Günahkarları arasındayım..
Yine de ben her güne, aldığımız nefese, nimete şükredenlerdenim...

TÜRK ASKERİ GELMELİYDİ..

Olması gerekende buydu.
Türkiye'nin aynen Amerika, Nato, Rusya, Çin gibi Afganistan ve Taliban politikasını kesinlikle gözden geçirmeli. Revize etmeli.
Ve sadece ülke çıkarları doğrultusunda davranmalı. Terör örgütü Taliban'ın 31 Ağustos'a kadar çekilmesi süresinde ki ısrarlı tavrı beraberinde bölgede farklı çatışmalarıda getirebilir.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın yorumuna görede 500 Türk askerinin tahliyesi 24 yada 36 saat içinde tamamlanacak.
Perşembe günü öğle saatlerinde gelen kafileyle bu başladı.
Dediğim gibi bölgede ki yapılanma çok farklı dengeleri hesapları beraberinde getiriyor.
Gerek maden yatakları, gerekse doğal gaz geçiş hattı...
Mezhep çatışmalarına kadar her konuda Türkiye bölgeye dair hesaplarını iyi yapmalı.
Kapı kontrolü ve göçmen politikalarında da iç siyaseti iyi dengelemeli.
Malum Suriye'li göçmen konusunda yaşananlar hem siyaseti hem toplumu gerdi.
Germeye devam ediyor. Bir yere kadar adı insanlık belki ama Türkiye kimsenin göçmen deposu, arka bahçesi ambarı olamaz, olmamalı.

50.002'Cİ BAYRAK BTSO'YA

O ses Türkiye'nin ötesinde bir milli ses sevdalısı..
Türkiye sevdalısı..
Temiz kalite ve ahlakı savunan Kalite Birliği Yönetim kurulu Başkanı Mustafa Karaman...
Yine elinde bayraklarla kurum kurum dolaşıyor.

Geçenlerde 50.002.'ci 150 metrekarelik dev Türk bayrağını BTSO'ya teslim etti.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay ile buluşan Karaman, firmalar tarafından Türkiye'nin milli kuruluşu Türk Standartları Enstitüsü (TSE) varken her yıl ortalama 5 milyar dolar kaynağın da yurt dışına aktarıldığını belirtti..
Ve ekledi.."Biz sanayicimize 'Milli Ses Ver' diyoruz. Bu süreçte de yaptığımız tüm etkinliklerde, gittiğimiz her yerde Türk bayrağı armağan ettik."sözleri akılda kalmalı. Rakamlar önemli gerçekten, firmaların kurumların duruşuda...
Başkan Burkay'ında şu yorumu anlamlı.
"Kentimizde dünyaca ünlü markalar var. Bunların birçoğu endüstriyel markalar. Dünyadaki bütün iş profesyonellerinin tanıdığı, alanında en iyi ilk 10 firma arasına giren çok sayıda markamız var. Bursa gibi bir sanayi kenti için de esas olan endüstriyel markalar çıkarabilmektir. Şu anda Bursa bu konuda Türkiye'nin merkezi konumunda. Makineden tekstile, otomotivden gıdaya farklı sektörlerde çok sayıda endüstriyel markaya ev sahipliği yapıyoruz."
Sonrada dev Türk bayrağı BTSO atriumuna asıldı.
Her zaman savunuyoruz.
Keşke ülkede 10 tane daha böyle bir şehir olsa ülkenin ekonomi dengeleri değişir.
İthalat ve ihracat oranlarıyla, dış ticaret fazlalarıyla farkları daha iyi analiz edebiliriz..
Sanayi devriminin eşiğinde ki kentte hem rakamlar..
Hem milli değerler her zaman ön planda.